Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

Ey bu ülkeyi idare edenler

25.01.2013

“ESKİ MİT MÜSTEŞAR YARDIMCISI CEVAT ÖNEŞ: BU İŞİN SONUNDA HARİTA DEĞİŞEBİLİR.”

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, çözüm yolunun PKK lideri Abdullah Öcalan’dan geçtiğini ve çözümle birlikte harita değişikliğinin gündeme geleceğini öne sürdü...”

Aydınlık/ 22 Ocak 2013’

Milli Birlik Komitesi Üyesi Suphi ağabey (Suphi Gürsoytrak bir yaş büyüğüm) “Ankara Radyosu için Doğu’dan röportaj yapar mısın” demesiyle başladı bu “serüven”. Pilli, akülü, elektirikli kocaman ses alıcısıyla rahmetle andığım teknisyen Mücahit Küçükbaran türkücü Mustafa Geceyatmaz, bir emekli albay yollara düşmüştük.

Halk kendi sesini, kendi türkülerini, dertlerini, acılarını, kıvançlarını sanırım ilk kez bu kadar yakından duymamıştı.

Daha önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan yaptığım röportajlarım bu defa sesliydi, zaman zaman davullu zurnalı. Bu gezide yetmişe yakın Kürtçe türkü de derlemiştim. Bunları aynen Ankara Radyosu’na armağan ettim, çünkü bunlar radyonun bantlarına çekilmişti.

 

DİYARBAKIR TREN İSTASYONUNUN KAMPANASI ÇALANDA...

“Mücahit, teypi çalıştır” ve anlatmaya başlamıştım, yirminci röportajın bitimi için...

“EY BU ÜLKEYİ İDARE EDENLER SÖZÜM SİZEDİR. YİRMİ GÜNDÜR OLANLARI DİNLEDİNİZ. BU HALKIN ÜZERİNE KILIÇLA GİDİN AMA SEVGİ KILICIYLA YOKSA HARİTAMIZIN BAYRAĞIMIZIN ŞEKLİ DEĞİŞİR EYVALLAH DOSTLAR.”

20’şer dakikalık 20 röportaj yayına hazır vaziyette... Ankara Radyosu Program Müdürü rahmet ve sevgiyle andığım dostum, arkadaşım Mahmut Tali Öngören’e “Mahmut” demiştim. “Askerler bigün giderler, bunları nasıl yayınladınız diye anamızı ağlatırlar!”

Gülüştük. Hemen Suphi ağabeye telefon edip çalışmaların bittiğini bildirir bildirmez “Radyo Müdürü Albay’a gerekli emir verildi” demişti... Komite’den birilerinin hiç olmazsa son röportajı muhakkak dinlemesini ısrarla isteyince, konu “olur”la bitmişti.

Ve bir emekli General, iki Merkez Valisi’ni karşıladık. 20 günlük programın yirmi dakikalık sonuncusunu dinlettik. Çok olumlu karşılanınca yayın için gerekli iznin verildiğini belirten belge imzalatıldı.

VE ASKERLER GİDENDE...

MİT üç yıl her işimde karşımdaydı, bunları nasıl, neden söylemiştim!

Daha geçenlerde de Apo’yu yazmaktan usandığımı... Kürt mürt açılımı Apo’nun önünün açılıp sırası gelende ev hapsine konulması... Sonrası mı? Sonrasını yaşayanlar görecek! Yani haritamızın, bayrağımızın şeklinin değiştiğini!

İşte provası:

“3 PKK’LI CENAZESİNDE HASTANEYE PKK BAYRAĞI!”

Yazılı ve görsel basında bu haberler renkli olarak!

Hani hep haykırılır ya “Şehitler ölmez vatan bölünmez”.

TAA 52 YIL ÖNCE SÖYLEDİKLERİMİN HAYATA GEÇİRİLMESİNİN ACISI VE İSYANI İÇİNDEYİM...

Evet, yine de şehitler ölmesin hele hele vatan bölünmesin...

BOP EŞBAŞKANI BAŞBAKANIN ÖNÜNÜ KESMEK, ULUSALCILAR İÇİN NAMUS BORCUDUR!

Patriotlar gelecekmiş denince, “açık ve net olarak”, “benim haberim yok” demiş ne ki onun haberi olmayan Patriotları, dünyaca ünlü gezginci Dışişleri Bakanımız gerekince hemen gülen ve anında da ağlayan Davutoğlu işi pişirmiş bile, varsın onun haberi olmasın! Bunu nasıl hazmetti, şaştım kalakaldım!

İŞİ PİŞİRMİŞ AMA KİMİN HESABINA EY MİLLET?

Bizim mi? Bizim hesabımıza mı? Asla!

NATO mato falan da değil, ya kimin ey millet ya kimin? İsyan doluyum yazarken, ne kadar küfür biliyorsanız hepsini eda ediniz, Amerika’ya!

KÜFÜR İŞE YARAR MI?

Yaramaz, hiç yaramaz, eğer yarasaydı, Patriot yüklü gemiler, iskelelerimize yanaşamaz, batardı!

ONURLU TÜRKİYE ARTIK KÖŞE BAYIR, DÜŞMAN İŞGALİ ALTINDA!

Savaş olmadan işgal altında olması/ oldurulması acıların acısı! Şu rezilliğe bakar mısınız, Türkiye’yi koruyacak diye ülkeye sokulan Patriotları kim kullanacak? Kim olacak Patriot sahibi ülkelerin askerleri! Ya Türk askeri n’apacak, belki çoook uzaklardan dürbünle bakacak, siz de şu utanca bakar mısınız? İsyan etmez misiniz?

VE ULUSALCILAR OLARAK BOP EŞBAŞKANI BAŞBAKAN RECEP TAYYİP’İN ÖNÜNÜ KESMEK VATAN İÇİN NAMUS BORCUDUR!

Gündem değiştirme üstadı BOP Eşbaşkanı ve Başbakan Recep Tayyip, Gaziantep Nizip’de bakın ne demiş bikez tekrarlayayım:

“Bu ülkede ulusalcı geçinenler önümüzü kesmeye çalışıyorlar kesemediler, kesemeyecek! Ulusalcıların uzantısı olmaya aday olanlar, bizden bir şey beklemesin, bulamayacaklar... Bunu da özellikle söylüyorum.”

NEDİR BU BOP EŞBAŞKANI VE BAŞBAKAN RECEP TAYYİP’İN ULUSALCILARDAN ÇEKTİĞİ?

Çektiği, suçluların telaşı! Yoksa koca BOP Eşbaşkanı ve dahi Başbakan taa Niziplerde açılış töreninde bile ulusalcıları diline dolamazdı... “Bu ülkede” diyor “ulusalcı geçinenler önümüzü kesmeye çalışıyorlar”.

Tamam anlaşıldı, anlaşıldı da yetti mi? Hayır yetmedi, “kesemediler”miş! “Kesemiyecekler”miş! Yüzünün nasıl kasıldığını yakından izliyorum yattığım yerin bir metre ötesindeki televizyon ekranından...

Şu Ulusalcılar yüzünden de olsa gerek, sinirleri berbat, en ufak bir karşı duruşa adeta delleniyor!.. O anı çeşitli kanallardan da izledim, BOP Eşbaşkanı ve Başbakan Nizip’te konuşuyor dedik, uzun süredir atama bekleyen ancak ataması yapılmayan öğretmen ona doğru haykırıyor, “Şubatta atama bekliyoruz!” Vay sen misin bekleyen, anında yanıtını alıyor “Kusura bakmayın... Biz bir şey söylediysek olur. Ne söylediysek o olur... Başkası olmaz...”

Ve buna da yanıt atama bekleyen öğretmenden:

“O zaman size oy yok!”

İŞTE BOP EŞBAŞKANI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANI KASIMPAŞALI RECEP TAYYİP’TEN ÇOK VECİZ BİR YANIT:

“Sağol. O oy senin olsun. Biz öyle spekülasyonlara girmeyiz. Al onu kendine sakla. Tamam, kendine sakla. Sen vermen gereken yere ver. Bize kimin oy vereceği belli. Bak burada görüyorsun. Sen kendine sakla...”

“AL ONU...”

Derken diyalizdeki kolumu bile oynattım!

Çok şükür korktuğum olmadı, dolandı durdu ama olmadı, bir şükür daha!

ARKA ARKAYA GİDEN DOSTLAR!

Mücap Ofluoğlu... Baba oğul ressam Burhan Doğançay’lı Ankara yılları... Sevgili roman ve öykü yazarı Burhan Günel... Tv ustası Mehmet Ali Birand. Ve 1950 yılında Vatan Gazetesi’nde gazeteciliğe başlayan Sadun Tanju... Aynı yıl bu satırların yazarı da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenciyken Son Saat Gazetesi’nde başlamıştı, bakın şu rastlantıya...

Eski bir yılın son gecesinde Palermo’daydık dostlarla... Yeni yılı karşılamak için o korkunç kalabalığa girerken, yankesicilere dikkat babında anlatıyordu Mücap... Yankesiciler cambaza bak cambaza der gösterirken anında çarparmış ne var ne yok... Gülmekten patlıyorduk gecenin bitimine doğru... Mücap da kalabalıkta kaybolmuş ama uyarmak için bağırtısı geliyordu “cambaza bak cambazaaa”.

BİR ÇİFT KOL DÜĞMESİ...

Ressam can dostum Orhan Peker’le Bürüksel’deyiz oradan Paris’e... Fransa Büyükelçimiz Hasan Esat Işık, OECD’de görevli eniştem Erhan Bener’e sitem etmiş, “Paris’e gelip gidiyor bana uğramıyor” diye ve araba renginden giyime kadar ne kadar titiz olduğunu duyuyordum... Giyeceğim beyaz gömleğimin kol düğmesini bi türlü bulamıyorum, almaya da vakit yönünden olanak yok, orada gazeteci Mehmet Ali Birand yerinden fırlayıp bir çift kol düğmesiyle dönüvermişti...

Aynı yıl gazeteciliğe başlayanlar gün gelip Cumhuriyet Gazetesi’nde buluştular yıllar yılı, anlatması bir kitap tutar.

Ne diyordu Sivas Madımak’ta ölüme yatırılan şair dostum Metin Altıok bir şiirinde? Diyordu ki:

“Ne zaman bir dosta gitsem evde yoklar...”

TÜM CUMHURİYET SAVCILARINI GÖREVE DAVET EDİYORUM...

Kanuni Sultan Süleyman adlı kişi, gözlerimin önünde damadı vezirini boğdurdu, öldürülmeyi gizlice videoya aldım, ola ki Balyozla, Patriotlarla, Hasdal’dakilerle, hele hele Silivri zindanında olanlarla da alâkası olabilir “diye düşünüyorum” ve de namuslu, yalanı dolanı, ıslaklı kurulu, dijitalli mijitalli olmayan pir’i-pak bir tanık olarak emrinizdeyim...

(*) Bu bölümü, okumayanlar için yeniden özetledim.

Antalya, 24 Ocak 2013

Kaynak : Aydınlık