Korku içindeydi.O kara gözleri yerlerinden fırlayacak gibiydi! Kocaman bir kahve fincanını andırıyordu o kara gözler. O kocaman kara gözlerde yaşlar birikti, birikti, daha birikti sonra bir damla oldu. Damla büyüdü, daha büyüdü ve birden iniverdi burnunun kenarına. Oradan titreyen dudağına. Yeniden indi yaşlar yeniden, yeniden.Islaklık artınca, ellerini kaldırdı yüzüne, sildi ama tam yapamadı bu işi. Tekrarladı silmeyi, işte tam o sırada elimdeki fotoğraf makinesini gözüme getirip düğmesine basmam bir oldu...