Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

Ya hu, vatansever 43 Türk subayı sağ mı, ey millet?

08.11.2014

Sağ iseler halleri nicedir çağdaş zindanda?..

Ne yerler ne suyu içerler?

Çeşme mi damacana mı?

Aileler nicedir, analar babalar, dedeler nineler, varsa büyük analar büyük babalar, çileli eşler, baba hasretiyle yanan bebeler, babalar rüyalarına girende neylerler, göz yaşları sel mi yoksa taş mı, acıdan?

On yıl Yemen çöllerinde görev gereği kalan, barış gelip anavatana dönende kendini Kutsal Kurtuluş Savaşı’nda bulan bi Eczacı Zabiti’nin 1926 yılında Aksaray Villayeti’nde gözlerini açan üçüncü oğulum.

Çocukluğumdan beri en sevdiğim “Asker amcalar” olmuştur.

MUZAFFER AMCA’

Aksaray’da, kısa boylu olduğundan adı “Küçük Doktor’a çıkan doktorun ve eşinin gözbebekleri idim, olmayan çocuklarının “çocukları” idim.

Haber geldi ki Kütahya’ya atanmışlar... Birisi bırakıyor öteki kapıyor, ağlamalar saklanmıyor.

Hasret ağır basmış, kendimi Kütahya’da buldum, nasıl geldim, kim getirdi anımsamıyorum yaşım 11...

Ailecek çok sık görüştükleri bi tayyareci amca var, evdeki oyuncaklarım hep tayyare... Aile fotoğraflarımda elimde oyuncak tayyarem. Tayyareci amca “Seni yarın tayyarelerin yanına götüreyim sabah hazır ol” deyince kıvancımı anlatamam.

Otomobilde yanına oturttu... Ara sıra kornaya basıyor kulağımdan çıkmaz:

“Da diiiit dadaaaa.”

“Hakkaten” o yerde tayyareler koca koca binalarda. Bi gün beni de giydirdiler kafamda onların giydiklerinden tepemde gözlükler bi zabit amca fotoğraflarımızı çektiydi.

Bi gün koca meydanda şenlik vardı, Muzaffer amca neyse “albay” olmuş, bi telaş daha, tayyareler dışarıda bi telaş bi telaş nereyse “tırakyada manevra” mı ne varmış arka arkaya uçup gittiler biraz sonra ufak tayyarelerden biri indi meğer Muzaffer amcanın bavulu meydanda kalmış alıp gittiydi...

İstanbul’da Arabalı Vapur’dayım. Hemen önümde çok yıldızlı bi otomobil, yaver önde, camı tıklattım, yaver şaşkın, camı açar açmaz, “Komutanım izninizle sayın paşama bişey soracam” derdemez “Paşam bunu hatırlıyor musunuz, da diiiit da daaaaaa ?’” Bi şaşkınlık, yaverden önce hemen ekledim:

“Muzaffer amca ben küçük doktorların Fikret’im her sabah evden alıp meydana götürdüğünüz çocuk, otomobilin kornası hala kulaklarımda.”

Paşa “Ne, Fikret sen misin aman Allahım kocaman bir delikanlı olmuşun, muhakkak beni ara yavrum...”

Vapur iskeleye yanaştı.

Bu Muzaffer amca, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muzaffer Göksenin’di.

EY GENELKURMAY BAŞKANI AMCA...

Acep dedim internete razıyım bu evlatlarınızla ilgili yani hala ne bekleniyor, yasal durumda gelişme var mı falan haberler olanaksız mı? 43 vatan evladı yani rezil suçlamalarla evet 43 vatan evladı casusmuş da ondan çağdaş zindanda çürümedelermiş ha?

EY BAŞBAKAN AHMET

DAVUTOĞLU AMCA YENİ EVİNDE RAHAT MISIN?

Kayserili bi Türk kızı, kafasına türban geçirmesi engellendiği savıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet etmişti.

Derken bu hatunun kocası Dışişleri Bakanı oldu ve hatun şikayetini geri aldıydı. Hatun Dışişleri Konutu’nu kendi zevkine göre milyonlarca masrafla yeniden dayayıp döşediydi. Gün geldi hatunun İmam Hatipli kocası Cumhurbaşkanı oldu, hatun Çankaya’ya çıkmadı Dışişleri konutunda oturmaya devam etti. Bi Mevlana çocuğu Ahmet Davutoğlu da Dışişleri Bakanı oldu ama konut resmen alenen işgaldeydi... Yazdık çizdik falan işgalci hatuna vız geldiydi çare tükenmez Ahmet Davutoğlu adlı bakana yine bi zengin Kayserilinin yüzme havuzlu köşkü aklımda yanlış kalmadıysa aylık 60 milyona kiralandı bakan da buraya taşındı. Ne ki bu kira bedelinin Dışişlerine yıkım olacağı anlaşıldı, çare tükenmez kira Cumhurbaşkanlığı bütçesine alınıverdi!

Bu çare Hayrunnisagülsultanhazretleri sayesinde olduydu! 2013 Cumhurbaşkanlığı bütçesinde kira bedelinin milyarlara vardığı yer aldı! Bu milyarlar bi hatunun yersiz/haksız/hukuksuz inadı yüzündendi, saltanat dedikleri buydu “zaar”(herhalde)!

İNÖNÜ HEMEN PEMBE

KÖŞKÜNE YERLEŞTİ

1950’de Cumhurbaşkanlığı sona eren İsmet İnönü hemen Pembe Köşk’üne göçtü...

Cevdet Sunay da evine.

Fahri Korutürk de evine...

Kenan Evren ev mev derken tarihi köşklerde azıcık dolaştıydı.

Süleyman Demirel mi o da Güniz Sokak’taki evine.

Ahmet Necdet Sezer bu kanun adamı da sessiz sedasız göçüp gitti evine...

Bunlara gözü toklular denmez mi?

Bunlar akılsız mı?

Haşa hepsi akıllı saygın kişiler.

DERKEN TARİHİ HUBER KÖŞKÜ...

Sürekli yeniliklerle tarihi Huber Köşkü’nde 20 daireli personel lojmanı ile 150 kişilik asker/polis ve hizmetliler için hizmet binası da var.

Hayrunnisagülsultanhazretleri ve İmam hatipli kocası Cumhurbaşkanı değil artık, sade vatandaş bay Abdullah Gül evine göçmedi, sokakta mı kaldı hayır, tarihi Huber Köşkü’ne göçtü, hayret bişey, tüm ilgililere soruyorum başta Ak Parti ve İmam Hatip Cumhurbaşkanı Bay Recep Tayyip Erdoğan’a bu yandaşınız hangi hakla Huber Köşkü’nü evi sandı? ! 150 Personel bu karı kocaya hangi hakla hizmette?

MUSTAFA MUTLU ARKADAŞ DA 13 GÜNDÜR YAZIP DURUYOR SES YOK!

Bu gün 4 Kasım 2014 Salı. 8 Kasım Cumartesi günü yayınlanacak yazım için bilgisayarla beraberim. Bu günkü Aydınlık gazetemizin 3.sayfasında Mustafa Mutlu arkadaşın yazısında “HUBER (13)” başlıklı yazısını sayfaya konuk ediyorum peşin teşekkürlerimle.

“...Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ve ailesinin ‘Huber Köşkü’nü işgal eylemi devam ediyor!

Cumhurbaşkanı ‘izliyor!’

Cumhurbaşkanlığı bürokratları ‘izliyor!’ İktidar ‘izliyor’!

Ana muhalefet ‘izliyor’!

Yargı ‘izliyor’!

Polis ‘izliyor’!

Gazeteler, televizyonlar ‘izliyor’!

Sivil toplum örgütleri ‘izliyor’!

Vatandaş ‘izliyor’!

Hatta birileri ‘!’ haber gönderip ‘Yazsın bakalım, daha ne kadar yazabilecekse.... İzliyoruz’ diyor!

Film mi çeviriyoruz arkadaşlar?

Birileri de ‘izlemekten’ vazgeçip artık ‘gereğini’ yapsın!”

Yapsın ve dahi ‘hayırlara vesile’ olsun vesselam!

ÇOK DİKKAT ÇOK DİKKAT EY MİLLET EY MİLLET!

Phaselis Antik kentinde jeofizik çalışma ile jeoradarlarca yerin altı taranarak arkeolojik kalıntı olup olmadığına bakılıyormuş.

NEDEN Mİ BU ÇABA

EY MİLLET?

Phaselis’e otel yapımı söylentileri gırla! Böyle çalkantıların sürüp geldiği bi zamanda jeofizik çalışmaların ne denli bilimsel olduğu noktasında da kaygılar varmış!

Çalışmayı Süleyman Demirel Üniversitesi Jeofizik Bölümü Deprem Araştırma Müdürlüğü yapıyormuş. İşin başındaki kişi Deprem Araştırma Müdürü Doç. Dr. Mehmet Zakir Kanbur’muş. Çalışma 150 dönümlük bi alanda yapılıyormuş. Ne ki çaba 50’şer 100’er metre aralıklarla yapıldığı için bilimsellikten uzak deniliyormuş. Oysa bu 150 dönümlük arazinin tamamı taranmadan bütünlüklü bi devamlılığı ne görülür ne de yer altındaki eserlerin varlığı bilinebilirmiş, iyi mi? Bu çalışmanın neden Demirel Üniversitesi’ne yaptırıldığı da ayrı bi tartışma konuymuş!..

BUYURUN CENAZE

NAMAZINA, EY MİLLET!

Bunun nedeni muhakkak araştırılmalı ve incelenmeliymiş!.. Yoksa deniliyor, otel yapımı için çalışma sonucunda yerin altında bi şey yok denip sit alanından çıkarılıp otel mi yükselecek dersiniz, ey millet ey ilgililer?

SON DAKİKA

Yargı Phaselis’te otel projesine dur dedi. (5.11.2014)

YİNE, ALLAHINI/ GERÇEK

DEMOKRASİYİ SEVEN BİRİSİ BAY RECEP TAYYİP’E HÂLÂ BAŞBAKAN DEĞİL,

CUMHURBAŞKANI OLDUĞUNU

ANIMSATSIN N’OLUR!

Gündemde kalma tutkulu bay Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğunu unutup ya da millete yeni tip Cumhurbaşkanı olduğunu ispatlamak için her konuda durmadan ama durmadan ve de her konuda evet her konuda durmadan konuşup duruyor Cenab-ı Allah çenesine kuvvet ihsan eylesin... Eylesin de vatandaşın da hadleri olmadan bi istekleri var arz edeyim mi, ey millet?

Ya Allah ya Bismillah; efendi hazretleri her gün ama her gün konuşuyorsun anlattıkların altında kalıp eziliyoruz ol nedenle yine varsın her konuda olsun, eyvallah ama diyelim ki Pazartesi/Çarşamba/Cuma günleri istediğiniz kadar konuşun... Salı/Perşembe/Cumartesi/Pazar bize kalsın, kafaları dinlemeye alsak ne buyurursunuz efendim- hazretleri?

***

YARALI DENİZ

Uzadıkça karşımda İstanköy sahilleri

Bulutlar sardı tepesine adanın

Kim bu nur yüzlü adam

Binlerce yıllık görüntü kim

Sesini duydum Hipokrat’ın sonunda

Kendine iyi bak diyordu büyük ustam

Sakalını öptüğüm eteğine yüz sürdüğüm

Kendine iyi bak diyordu bana

Yol gösterdi yüce bilge

Ah haberler iyi olsa

Suratı kirlenmese ölümler bulaşmasa

Çiçekler unutmasa renklerini Akdeniz’in

Balıklar su içinde mavilikler içinde balıklar

Gökyüzünü sarmış Köpekbalıkları

Can alır tuzakları acılar kavak boyu

Ölmeyin be çocuklar ölmeyin

Analar ağlamasın düşmanı güldürmeyin

Ölmeyin be masumlar ölmeyin

Analar dövünmesin zalimler sevinmesin

Homeros üfledikçe kavalını var gücüyle

Yunus Emre aldı sazı avazladı yaylasından

Akdeniz’im dile geldi tuttu sağ memesini

Kan damladı kıyısına mavisine yeşilin

Sana türkü yakışıyor Akdeniz’im sana barış

Sana güzel yakışıyor Akdeniz’im sana huzur

Sana destan yakışıyor Akdeniz’im

Sana destan

Nusret Kemal Otyam

***

KAÇAK SİĞARA

KAÇAK İÇKİ

KAÇAK ELEKTRİKTEN SONRA

KAÇAK SARAYI DA GÖRDÜK!

Cemil Ünlütürk

Kaynak : Aydınlık Gazetesi