9 vatan evladı, her birinin yaşamı romanlık, sonucu da!..
Yaşamları mı?
“Şırnak’ın Uludere İlçesi Gülyazı Köyü’nde askerleri taşıyan minibüs uçuruma yuvarlandı, 9 asker ile bir köy korucusu şehit oldu.”
Şu TV, oralara aldı götürdü, Gülyazı köylüleri toz duman olay yerine koşuyor/ gençler de yüz metredeki kaza yerine iniyorlar, ölümle kucaklaşmış askerleri yukarı çıkarıyor ve askeri araçlara taşıyorlar...
KÜRT ANALARI KÜRT BACILARI AĞIDA DURMUŞ BİLE!
O doğu ellerinden bilirim bu ağıtları... Varsın anlamayın, yürek dayanmaz!
Köy basılıverdiydi, jandarmalar evlere daldılar çıka çıka işe zor yarayan bir av tüfeği çıktı! Bu tüfek jandarma onbaşıyı nasıl öldürürdü?
Komutan, erkekleri yan yana dizdi basıyordu sille tokat ve illa tekme!.. Yumruktan sonra tekmeyi yiyen köylü yere düşerken çekiverdim o fotoğrafı, komutanın ayağı da yarım havada!
Tekzibi çok uzundu, köylükonuşurken başı dönmüş öyle yerlere serilmiş! Yanıtladıydım ya o bacağınız zeybek mi oynuyordu?
Ağıtlar yükseliyordu ve çok yaşlıkınalı saçlı ve dahi pörsümüş memeleri açıkta bir ana elinde iki taş o açık göğüslerine vuruyordu bir sağ bir sol!.. Sordum “Bu ana ne diyor”. Teypin kahve renkli şeridine döküldüydü:
“ALLAH VAR MISIN, VARSAN NERDESİN?”
O hengame içinde dayak yiyenlerin birisine kartımı veriverdim. “Bunusavcıya ver koca bıyıklı gazeteci hepsini gördü de...”
Komutana görünmeden oradan “tüydüm” ta karşı köye yarım saatten fazla!
Baktım arabalar, kalabalık, öldürülen onbaşıya otopsi yapılıyormuş, beş altı gün önce yanında olduğum Çermik Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün yanındaydım, sarı beyaz sakalları iyice çıkmış “ağabey”dedi yüzüne bihoş bakınca “dört gün içinde üçüncü otopsim bu”.
Kocaman kitap yazdım bir kurşunla öldürülen Muğlalı jandarma onbaşı Tahir Öncel için. Otopsi taş evin çıkışında... Yan tarafta ağıtların en acısından Kürtçe... Teypi açtım, şoföre dedim, “Ne diyor anlat bana...”
Kürt ananın ağıtları, dilimizden geçtiydi kahverengişeride, bilmediği bir insan oğluna idi ağıtlar bir Kürt anadan Muğlalı Türk evladına...
Binlerce örnek, işte sonuncusu... Dokuz canın canından olduğu Gülyazı Köyü Uludere bombalanmasında 34 evladını yitirmişti, Kürt kadınlarının ağıdı da kazada ölen Mehmetçiklere...
Halkız biz halk... Gel de anlat gözü dönmüşlere... Onlar öldürür, anaları ağıt yakar!..
EY GAZİLER YURDU ANTEP!
Selamlar gelir durur, gazetecilik yıllarımda neredeyse iki üç ayda bir yolumu düşürdüğüm Gaziler kenti Gaziantep acılarınıza/ acılarınıza nasıl, nasıl katılmam, ekmeğinizi yedim/suyunuzu içtim bişey de katıp... Yaşananlar mı? Üç dört kitap...
O özgürce/ o sevgiyle donanmışlar kaldırımda/ caddede yürürken...
Alçaklarca canlarından edilenlere rahmet acılı ailelere başsağlığı diliyorum, yeter’mola? Yetmez...
BİR KOCA ASKER İSYANDA...
Balyoz Davası’nın 98. duruşmasında son savunmasını yapan eski 1’inci Ordu Komutanı emekli Orgeneral ErgunSaygun isyanda. Aydınlık haberini ikinci kez aynen vereceğim, aylardır üzerinde durduğum bir konu... Yani Ergun Paşa’yı isyan ettiren...
Acıyla/ isyan ederek yazıyorum, Ergun Paşa “Beni öldüremeyeceksiniz” diye haykırıyor... Sanık sandalyesine oturtulan bir kişi diyelim Ergun Paşa neden, neden böyle isyan edip haykırıyor?.. Bir mahkeme heyeti sorguladığı kişiyi, gıdımgıdım öldürür mü?
Böyle bir şey başta hukuka sığmaz/ hukuka ekliyorum adalete sığmaz/ adalete ekliyorum insanlığa sığmaz/ İnsanlığa ekliyorum tabuda sığmaz! Nasıl olur, hangi vicdan kabul eder bunu?
Yani bu, yargılayarak ölüme götürmektir ki hiçbir kitap yazmaz, uygulamada bu olursa, tastamam resmen ve dahi alenen “kitapsız” diye tarih düşülür.
Tüm mahkemelerimizi bu “kitapsız”lıktan tenzih ediyor, bunu özellikle belirtiyorum...
AKLIMA GELEN BİŞEY...
65 yaşında bir tutuklu, birtürlü bitmeyen duruşmalar sırasında yetmiş yaşına basıyor, azalmış saçlarıbembeyaz olmuş/ oldurulmuş, bıyıkları mı? Onlar orada da tastamam, alnıgibi ak.
Bu, bu canın/ canların yıllar, yıllar ötesine dayanan tanışı/ dostu/ arkadaşı, son oğlu candan çocuk Can’ın kirvesi/ aile dostu/ dostları.
Bu kişi bir zamanların sıkı gazetecisi de...
Anladınız ama yazımda olsun istedim, İşçi Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek... Yakın zamanda da bu satırların yazarının Genel Başkanı, mutluyum...
Geçenlerde, savunmasında kimi belgeli sözleri mahkeme heyetini kızdırmış ki otuz bilmem kaç yıl hapse mahkûm edildi... “Sürenler”se sürüp geliyor!
BİR KISA
HESAP: 70+30= 100
Doğu başkan, yakında seksen yediye varıyorum, senin yüzünü göremeyecek miyim yoksa?
Neyse, şimdilik amaşimdilik orada 100 yaşına kadar yaşayacaksın/ yaşatılacaksın!
ŞUNLAR AKLINIZDA KALSIN...
1.inci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Saygun’a dair az bir kelam: Ciddi sağlık sorunları yaşayan Saygun, Mahkeme Heyeti’ne “BENİ ÖLDÜREMEYECEKSİNİZ” diye bağırmış. Saygun ‘Son nefesime kadar, tam bir kurgu olan bu davaların 404 muvazzaf personeli çeşitli, davalarda yargılanmakta olan Türk SilahlıKuvvetleri’ne karşı kurulmuş, öç alma amaçlı bir linç komplosu, bir kıyım olduğunu, bize isnat edilen suçlamaların hepsinin yalan olduğunu ispat edene kadar mücadele edeceğim.”
EY BAY GÜL... EY BAŞBAKAN ERDOĞAN... EY İÇİŞLERİ BAKANI... EY MİLLİ SAVUNMA BAKANI... HERKES MERAKTA, ŞEMDİNLİ SINIRLARIMIZ İÇİNDE Mİ? BİRİNİZ ORAYA ÇAY İÇMEYE DERTLER DİNLEMEYE NEDEN NEDEN GİTMİYORSUNUZ?
“ÇOCUK KATİLİ APO”YU MERAK EDEN YOK MU? NEREDE VE ARTIK NEDEN SESİ ÇIKMIYOR?
Özellikle armağan edilen katil başı Apo nerelerde? Onun tüm derdi “ev hapsi”! Şu emir etmiş, şu grup bombalamış dokuz ölüymüş falan! Sesi sedasıçıkmıyor, acep nedendir?
Çok şey bilir ya, vardır bir bildiği!..
BAKIN, ÜLKENİN BAŞINA EN BÜYÜK BELA SIĞINMACILAR DAVUTUN OĞLU, 100 BİN OLUNCA KAPIYI KAPATACAKMIŞ, İYİ Mİ?
Geç kaldın Davut’un oğlu geç kaldın...
Şu Amerika var ya şu Amerika, başımızabir “belayımuazzama” daha sardı, bu, yukarda belirttiğim Suriyeli sığınmacılar! Hatay etrafına sardırıldılar! Ta Gaziantep dahil... Diyorlarmış, bu topraklar zaten bizim! Bayrağımızı indirip yırtmaları, Suriye bayrağı dikmeleri gösterisi de TC’ye teşekkür!
100 bin kişi bu 100! Nice ilçelerimizden büyük!
Arabasıyla... Traktörüyle... Evinin eşyalarıyla, çoluk çocuğuyla!.. Pasaportsuz/ izin kağıtsız paldır/ küldür... Paldır/ küldürün adı da insaniyet/ ezilenlere/ dara düşenlere kucak açmak! Nasıl açılacaksa bu kucak, hep birlikte tanığı olacağız... Şey, gelenlerin erkek milleti, sınırda yıkanıp mı daldılar içeri vesselam!
“YAŞŞA BE!”
“Metroyu açtı ‘4 gün bedava olsun’ dedi.
Ona da bu hovardalık yakışır...”
Antalya, Toroslar Beydağları, Geyikbayırı Köyü, 22 Ağustos 2012
Kaynak : Aydınlık Gazetesi