Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla

17.01.2015

EY DİYANET DİYANET ‘YOLSUZLUK VE RÜŞVET CAİZ MİDİR?’ SORUSUNA VER ARTIK YANITINI!

Şu özetli habere bakar mısınız ey Allah’ın kulları:

İzmir: 17- 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesindeki “Din İşleri Yüksek Kurulu Soru Cevaplandırma Platformu”na yönelttiğimiz “YOLSUZLUK VE RÜŞVET CAİZ MİDİR?” sorusu aradan geçen bir yıla yakın süreye karşın yanıtlanmadı. Önceki gün de sorumuz söz konusu siteden kaldırıldı.”

On yedi yıllık Otyam dedesi, Cumhuriyet’ten Emre Döker’i yakaladığı bu haber için kutlar. Ya Hu on iki aya yaklaşık bir süre... Atlıyorsun rokete Ay’a varıp geliyorsun öyle değil mi, ey din kardeşlerim?

AHİRET SORULARI!

Siteye girmek öyle kolay değil, önce kimlik...

KİMLİK DEDİM DE AKLIMA DÜŞÜVERDİ...

12 Eylül yeli esti, dört sivil polis büroya geldi. Sevgili temsilcimiz “Kemal ağabey” (Kemal Aydar) kimliklerini tek tek inceledi. Polislere kibarca “Çankaya Basın Sitesi’ndeki evden para ve sigara alayım” dedim. Olurladılar. (Kız kardeşim Erhan Bener’in eşi, üç kız yeğenine Paris’in ünlü bi mağazasından aldıkları bi naylon torba dolusu armağan yollamış) “Şu poşeti de bırakayım” dedim bunu da olurladılar... Aşağıda bi vosvos bekliyor, üç polis aralarına oturttular. Sıhhiye’yi geçiyorduk. Çankaya falan deyince “s....lan” oldu o kibar polisin yanıtı!..

Gençlik Parkı’ndayız... Bi yere indik kendimi gözaltında buldum. Birisi bağıra bağıra konuşuyor “Malı aldık müdürüm!”

Sonra bi dostluk gösterisi “Ablası”na telefon ediyor, “Aman abla bugün eve baskın var, içerdekileri hemen evden çıkar...”

KİMSE KABUL ETMEDİ!

Dolaşmadık askeri birlik kalmadı sonuçta Mamak’ta karar kılındı, bu kelli de kapı sorumlusu Sıhhıye Astsubay, silahlı dört polisi silahlarını teslim ettikleri taktirde içeri alabileceğini söyledi, polisler de vermeyeceklerini! Sonuçta karşılıklı imzalar falan, nihayet içerdeyiz bi erin işaret ettiği yere gittik, kapıda “Gözaltı” yazıyor. Kapıya el attım ki masada oturan önünde koca bi defter olan er uyardı:

“Dur lan... Burası dingonun ahırı mı?

“Af edersiniz komutanım!..”

“Gevezelik etme. Adın....Soyadın... Göbek adın... Doğum tarihin yıl... Ay... Gün... vb”

Neredeyse defter dolacak.

Gerisi sanki bi roman...

Pencereden bakıyorum devimsi biri kıyafetinden tanıdım, önü, arkası, sağı solu Tomson’lu askerli... Bu askeri aracı ilk kez görüyorum, içerisi demir parmaklık dolu, önce erler sonra o dev, sonra yine beş altı silahlı daha!

Ey koca dev adam, dev adam Denizlerin Gezmişi...

İşe bak, onu, “Gözaltı” penceresinden gözlüyorum, ne bileyim son görüşüm olacağını, ey din kardeşlerim? Kimi olaylara tanık olan arkadaşım Özgen Acar tutturmuş anılarını yaz diye.

ŞUNU YAZAYIM BARİ!

Ey Deniz, ey Deniz güveninizi/ak yüzlerinizi kara etmedim, değil mi? Ulu Tanrı buna tanıktır, değil mi ?

Evet Diyanet’in ilgili sitesine girebilmek için TC kimlik numarası... Evinin adresi... Doğum tarihi falan... Yani ayrıca fişlemeye gerek yok tüm bilgiler burada da hazır ve nazır ey muhterem din kardeşlerim...

EY MUHTEREM DİN KARDEŞLERİM, ‘YOLSUZLUK VE  RÜŞVET CAİZ MİDİR?’ SORUSUNA DİYANET NEDEN YANIT VEREMİYOR DERSİNİZ?

Artık iyice korku iktidarı olduk ya, ondan zaar! Bakın, BAKARA 188. Ayet ne buyuruyor:

“...Birbirinizin mallarını aranızda haksız, meşru olmayan sebeplerle yemeyin. Bile bile günaha girerek insanların mallarının bir kısmını yemek için hakimlere (iktidardakilere) idarecilere, hükümetlere, iktidardakilere mallarınızı rüşvet olarak vermeyin. Bu tür malları alarak başkalarına zulmettiğinizi bile bile bunları yapmayın...” (Ahmet Tekin)

ENBİYA 10 MEALİ

“Yemin olsun, size bir Kitap gönderdik ki, öğüt ve uyarınız/zikriniz/şerefiniz yalnız ondadır. Hâlâ aklınızı çalıştırmayacak mısınız?” (Yaşar Nuri Öztürk... Sevgili Öztürk, sağlık esenlik diler, en içten saygılarımı sunarım)

EY SEVGİLİ OKUR CANLAR

Bu hafta için yazmayı sözünü ettiğim yazıyı,

çok üzgünüm bu hafta da yazamadım ama  hükümsüz olduğunu gördüğüm gerek üzere belirtiyorum.

Yıllardır korkunç bi alışkanlık bu, yazımı yazamazsam,

yazdığımı okuyamazsam  dellenirim, iş bu yazıyı 13 Ocak Salı, 2015, saat 21.20’de bitirdim... Erken yatmam gerekiyor. Yarın sabah saat 08.00’de diyaliz yatağında, saat 12.30’da da

Antalya Olimpos Hastanesi cerrahi bölümünde olmamız gerekiyor. Filiz, her türlü tedbiri yine aldı.

Sağlıcakla...

Fikret Otyam, 17 Ocak 2015