MEMLEKETİMDEN HABER MANZARALARI!
Gazetelere bakıp, kendi kendime “ulan” dedim “bak şu haberlere, bak nasıl bir ülke edildi sekiz yılda, nasıl bir ülke edildi canım yurdum?”
*Krizin bilançosu şimdi çıktı yoksulumuz 12.7 milyona ulaştı!
*Borsaya alkol, tütün ve kumarsız endeks geldi. KATILIM ile muhafazakâr yatırımcılar İMKB’ye çekilecek. ‘HELAL ENDEKS’İMİZ DE OLDU.
*TRT spikerlerinin ‘BALYOZ’u okumasını savcı istemiş!
Sayın savcı kusura bakmayın ama, tatsız ve çok yanlış bir istemde bulundunuz, bu kadar uzun, Çanakkale Destanı’nı bile solda sıfır eden BALYOZ’u sevgili İbrahim Tatlıses hoyrat, uzun hava, hele hele Barak ağzıyla bi okurdu bi okurdu ki sanıklar, seyirciler, yargıçlar, içerdekilerin yakınları, hatta siz savcılar mest olurdunuz vesselam! Demek ki neymiş, savcılar da yanlış yaparmış bi vesselam daha!
* “ÜSTÜN MÜSLÜMAN ŞAHSİYET” ÖDÜLÜ ALDI
Kim mi?
Kim alacak yahu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı! Yoruma bile gerek yok.. Vallahi de billahi de yakıştı ve hak etti, ediyor, edecek!..
*TÜRBAN BİLDİRİSİNİN MİMARI YÖK’TE
Prof. Dr. Şaban Çalış daha önce AKP’den milletvekili adayı, aynı zamanda YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan’ın danışmanı olmuştu.
Ne var bunda?
Bir bayan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne türban konusunda verdiği dilekçeyi alelacele geri alınca, önce Dışişleri Bakanı eşi, daha sonra da Cumhurbaşkanı eşi olmamış mıydı? Şimdi Çankaya Köşk’ünde!
*AKP, kamu vicdanını rahatsız eden tahliyeler nedeniyle tartışılan yasanın sonuçlarını bile bile adım atmadı.
ADALETE DOMUZ BAĞI!
Yargıya kulak asmadılar
Muhaliflere tahliye yok
Yeniden bulunmaları zor
*Son yılların en vahşi örgütü Hizbullah üyelerinin tahliyesi mağdur ailelerinde büyük endişeye yol açtı.
“İzledik gözyaşı döküyoruz”
*ÖRGÜT GİDEREK GÜÇLENİYOR
HİZBULLAH ENDİŞEŞİ
KATİLLER KORKUTUYOR
Yaratılan ortamla birlikte sesini yükselten örgüt “Herkes Hizbullah’la yaşamayı öğrenmeli” mesajı verdi.
HİZBULLAH’TAN GÖZDAĞI
Araştırmacı yazar Faik Bulut’a göre AKP genel seçim için yatırım yapıyor
“TAHLİYELER SİYASİ KARAR
Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı uyardı
SANIKLARI KAÇIRMASINLAR”
AKP’li Elazığ Belediye Başkanı ve ekibi hakkında yolsuzluk iddiasıyla soruşturma başlatıldı.
İKİNCİ KAYSERİ OLAYI
Mülkiye Başmüfettişi, AKP’li Elazığ Belediye Başkanı dahil 17 belediye personeli hakkında ihaleye fesat karıştırma suçlamasıyla Başsavcılığa yolsuzluk raporu sundu. Elazığ Başsavcılığı soruşturma başlattı.
VURGUNU İTİRAF ETTİLER.
Torba af yasasından teftiş ve denetim birimlerinin tasfiyesi çıktı
YOLSUZLUĞA TEFTİŞ AFFI ÇIKTI
APO ferman okumaya devam ediyor. Hizbullahçıların serbest bırakılmasına fena halde kızmış, ateş püskürüyor.. Haksız mı?
Hizbullahçılar domuz bağıyla adam öldürdüler, kendisi de en hain pusulalarla hem de sayısız!.. Onlar dışarıda o içerde!
Al birini vur öbürüne!
ANITA “UCUBE” DİYEN BAŞBAKAN!
Bu “UCUBE” sözünün ağzından çıktığı ana kadar İmam Hatip okullarında heykel, anıt, resim, estetik, sanat tarihi, modelaj, minyatür, hat, Artistik Anatomi, dünyada milattan önce, milattan sonra ünlü anıtlar heykeller, tablolar vb dersler okutulduğunu şu 85 yaşıma kadar biliyordumsa namerdim! Onun için İmam Hatipli Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mehmet Aksoy’un bir anıt yapıtına “UCUBE” yorumu yapmasına şaşmadım..
Bu yorumu, yukarda kısmen sıraladığım bilgilerin b’sinden yoksun bir Başbakan yapsaydı 1943 yılından bu yana sanatın içinde olan bir fani olarak “haddini bil muhterem” demeyi kendimde bir hak olarak görürdüm. Ama Başbakanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan, Aksoy’un anıtına “UCUBE” dediyse o yapıt “UCUBE”nin ta kendisidir!
UCUBE anıtların yıkılmasından da sorumlu olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ilk seçimde yeniden iktidar sahibi olunca- lâf aramızda olmak için yapmadığı, etmediği yok ol cihanda, aklın aldığı almadığı ne varsa “herbişeyi” -yine lâf aramızda bu ‘herbişey’in içine ‘herbişey’ girer- yarına komuyor, yüce Mevla’m hakkında hayıra getire de kendisini asla sevemediğim Başbakana naçizane bir iki sözüm var.
“DAĞLAR İÇİNDE İKİ DEV HEYKEL
…Afganistan Bamiyan’dayım. Kaya dağların yüksekliği yüz elli metre vardı, bunların içinde oyulmuş 52 metre yüksekliğindeki Buda heykelinin ayaklarının altına geldiğim zaman insanoğlunun yıllar önce de nelere ”kadir” olduğunu düşünüyordum. Heykelin yüzü CENGİZ HAN’ istilasında tamamen kazınmış. Ayaklarının biri de sanki törpülenmişti !
Biraz ötede manto giymiş bir kadını andıran daha küçük 35 metre yükseklikte ikinci heykelse daha az “zarar”la kurtulmuştu tarih “kazıntısından!”
Budistlerin ziyaret yeri olan..”
Evet Budistlerin en büyük ziyaret yeri olan bu akıl almaz değerli yapıtlar, “domuzbağlıadamöldürmeklemeşhurcahilsevgisizgaddarTALİBAN”lar tarafından dinamitlerle paramparça edilmişti. Evet Taliban’ın bir yüzü de tarihe saygısızlıktır.
Sayın Başbakan Aksoy’un bu anıtını yıktırırsa CENGİZHANRECEP olacaktır. Ya da RECEPTALİBAN!
Ya da bildiğimiz Recep Tayyip Erdoğan.. Tercih yani seçki, seçenek kendisinin bileceği iştir elbette.
YİNE İMAM HATİPTE..
Başbakan, “hususi tayyaresi”nin bir motorunu da kendine taktırmış dur durak da bilmiyor. Yeni yetkisi beğenmediği bir TV programını cart diye yayından kaldırtacaktır Yargıya gidilebilecekmiş ve kırk sekiz saat içinde karar verilecekmiş. Şu yargıya güveni burası da incitmezse sorun yok.
DİZİLER TÜRKİYESİ!
Televizyonlarda dizilerden geçilmiyor, ülke diziler ülkesi oldu, dizilerle uyutulan ve TV reklamlarıyla.. Onlara bakın Türkiye başka bir ülke her şeyi her şeyine denk! Ama yoksulluğumuz 12.7 milyona ulaşmış kime ne hele hele TV ekranlarına, Ulusal Kanal hariç.
Demek ki Başbakan, uyku durak yok kapatma kanalı arayıp duracak, haydi rast gele!
RAHMET SAYGI VE SEVGİYLE ANDIĞIM KUZGUN’UN ELİ!
Yıllar, yıllar, ama yıllar önce Antalya için yaptığı “el” heykelinin eline gelmedik kalmadı, ellerden çekti çekeceğini.
Sözüm, can dostum/ arkadaşım gerçekten “hayatı roman” olan ünlü heykeltıraşımız Kuzgun Acar’dan. Onun arkadaşı, dostu, dert taşı, aynı kaptan aynı lokmayı yiyeni bu satırların yazarı, candaşım Kuzgun için şu ahir ömrümde yine acılara boğuldum!.
Yine yaşamı gibi, Antalya’ya yaptığı o “El” heykeli de romanlıktır.
Bir akşamüzeri Karaoğlan Parkı’ndayız. Güneş tam denize sağalmış. Bir belediye görevlisi çiçekleri suluyor. Kuzgun’un hayatı gibi romanlık olan el heykeli”nin parmakları arasındaki güneşe de kıymayarak fotoğrafını çekiyorum onu anarak onu özleyerek.”Açık siyahi” ya , biz ona kimi kez “Arap” da derdik.
HEY KOCA NAZIM USTA İYİ Kİ BU ACIYI DA YAŞAMADIN/ GÖRMEDİN!
Büyükşehir Belediye’sinden bir çağrı, ünlü heykel yapımcımız Mehmet Aksoy’un yaptığı Nazım Hikmet anıtının açılış törenine…
Artık oraya biraz zor yürürüm, izin çıktı. Tören alanına otomobil ile geldik, uzaktayız, al bayraklar arası açıldı alkış kıyamet.. Kıyamet ya, kıyamet! Gözlerime inanamıyorum, Filiz onaylıyor “evet Kuzgun’un el heykelinin yerine”!
Ağlamak yiğit başına!. Ne Kuzgun Acar’a ne onun “hayatı roman” olan “el”ine!
Bir sanatçı, bir sanatçının yapıtını o yerden nasıl kaldırır/ kaldırtır, ilgililer yükümlese de buna bir sanatçı gönlü nasıl razı olur da oraya Nazım Hikmet gibi gönlü bu işlere hep karşı durmuş bir büyüğün anıtını diker/ diktirir aklınız alıyor mu/ yakıştırıyor musunuz?
EL NE Mİ OLDU?
El, göğe açılan, bu kadar işkenceye yeter diyen parmakları üzerinde parkın bir başka yerine yürütülmüş, “çok göğe açıldın artık yeter”, deyip toprağa parmakları üzerine konulmuş !
SAYIN BAŞBAKANDAN İSTİRHAM EDİYORUM
Mehmet Aksoy’un İnsanlık Anıtı’na ucube deyip illa yıktıracaksa oralarda göğe açılmış gibi bir el var, onu lütfen bendenize armağan etsin, Kuzgun’un elinin yanına koymaya ikna ederim Aksoy’u, belki.
HEY KOCA CAN MİMAR BEHRUZ ÇİNİCİ..
Bir gece ünlü tambur/ yaylı tambur üstadı rahmet ve özlemle andığım, kocaman bir portresini yaptığım Ercümend Batanay, Kadıköy’de sanki sadece bizim için çalıyor.
Behruz Çinici de aynı zamanda tambur çalar.. Tevazuundan, Batanay için “o tamburi ben zamburiyim” der gülerek.
Arşivimdeki fotoğrafımıza baktım, tam beş yıl öncesinin. Yani o zaman 80, şimdi 85 mi ne..
BEHRUZ VE ALTUĞ ÇİNİCİ GAZİPAŞA’DA..
Bu karı-koca mimar Çinici’ler bize bir yuva çizdiler, paramıza göre dört köylü ustayla yaşama geçirdik bu en yakın komşumuzun Tanrı olduğu yerde.. Orada yaşarken yollarını düşürdüler Gazipaşa’ya. Baktılar ki Selinus Kalesi’nin eteğinde denize 130 metre, kente yedi sekiz kilometre, etrafta bizden başka kimsecikler yok o güzel yapının yöresinde.
Behruz’un gözleri doldu, hiç unutmam, “Bileydim böyle bir yerde olduğunu çizmezdik.” Bizi mutlu eden önerilerde de bulundu, orada yirmibeş yıla yakın yaşadık onları sevgiyle anarak.
“MEĞER ANKARA NE BAHTI KARA İMİŞ”
Bu kocaman başlığın üzerinde bir başlık daha:
“Büyükelçi unvanına sahip ünlü mimar Behruz Çinici Türkiye kentsel dönüşüm adına yağmacılığın önünün açıldığını söyledi”
Leyla Tavşanoğlu’nun Cumhuriyet Gazetesi’nde yaptığı tam sayfalık söyleşiden azıcık alıntı, gönlüm geniş yerim dar:
“400 milletvekili konutu benim eserimdi. Hepsini yerle bir ettiler. 400 çocuğum gitti. Onların yerine koskoca kuleler dikildi. Bunu kentsel dönüşüm adına yaptılar. Ben buna kentsel yağma diyorum”
“…Büyükşehir Belediyesi, Melih Gökçek ve TOKİ. Gökçek Ankara’yı ne hale getirdi. Ben Ankara’yı artık Gökçekara diyorum. Ne kadar bahtı karaymış bu kentin. Bir de sitemim var. Basın ilgisiz. Bizimle konuşmuyor.”
EY SİLİVRİ MİLLETİ SİZLERİ UNUTUR MUYUM?
Koğuşlarda nedense değiş tokuş varmış, hayırlara gele.. Taliban dalgasından kaynadı bellemeyin, selamlarımız tabiidir, haftaya görüşek!