Türk ordusuna hançerli balyoz indiğinde Genelkurmay Başkanı Özel cami gezmesindeymiş! Allah hançerli balyozu affetmeyecek bunu zaman gösterecek ey millet! Koca koca generaller erliğe düşürülecek. Görevleri sırasında aldıkları devlet üstün hizmet madalyaları/ nişanları ile altın kaplı kılıçları geri alınacak...
YÜCE MAHKEMELER İÇİN YAKIŞIKSIZ/ KIRICI/ İNSANIN İNANASI GELMEYEN KORKUNÇ DEDİKODU!
VE KOMUTANLARIN/ PARTİLERİN/ATATÜRKÇÜ KURULUŞLARIN DİNMEK BİLMEYEN ÇOK ACI/ ÇOK AĞIR ELEŞTİRİLERİ KARŞISINDA GENELKURMAY BAŞKANI İSTİFA EDEBİLECEK Mİ?
Bayram gelmiş kime ne, anam anam garibem türküsü gelir içimden, her bayramda her bayramda, yıllardır yıllardır...
Hele hele, çocuk sevdalısı Naciye anamızı atmış üç yıl önce 23 Nisan'da yitirdiğimizde biz evlatları Mehdi/ Nedim/ Nusret/ Sevim/ Fikret ve Neşecan'a da daha dokunurdu bu türkü ama Mehdi ağabeyim sporcu ağabeyim de aynı yılın 19 Mayıs'ında bu dokunmadan erken kurtulduydu..
KOCAMAN KERPİÇ EV...
Aksaray'da Ortaokula yakın yol kavşağındaki altı ahır, merdivenle "sofa"ya yani salon diyelim çıkılan büyük bölümde üç büyük oda vardı, bi de kocaman ocaklı mutfak olan kerpiç evin kocaman da bahçesi her türlü sebzenin yetiştirildiği... Kayısı, erik, dut, şeftali, ceviz, üzüm ağaçlarıyla dolanı... Ahırın yanında kocaman bi bölüm, gelen ecza sandıklarının konulduğu yer... Bu sandıklar hayırlı işlere giderdi. Eczanemize yakın, çarşının büyük abdesthanenin yani tuvaletinin tavanına bakmaya bayılırdım şey yaparken "Vasıf İbrahim Halk Eczanesi Aksaray"...
İmece usulü tuvalet yapılırken kiremit altına döşenecek ahşap malzeme de babama düşmüş o da adına gelen ilaç sandıklarından vermiş...
NEDİM VASIF FOTOĞRAF BASIMEVİ!
Ağabeyim Nedim'in sandıklardan kalmış bölümünde fotoğraf bastığı yer ise şenlikli... Büyüteç yani agrandizör/ birinci banyo kabı, ikinci banyo kabı, üçüncü filmi yıkamak için su kabı... 6x9 filmi kameradan karanlıkta çıkarıp banyo yapardı biz de seyrederdik, filmi güneşe çıkarıp kurutur, gelip ahırın bahçeye açılan süslü kapısını kapattırıp, kırmızı ışın veren lambayı yakar, 6x9 filmi tek tek keser "şasepres" denilen içi yeşil kabı camlı şeye koyup dışarı fırlar "birikiüçdörtbeşaltıyedisekizdokuzon"deyip içeri dalar ahır kapısını emirle açıp kapamak da bize düşerdi. Filmin altına koyduğu karanlıkta saklanan kağıdı önce birinciye sonra ikinciye sonra da su kabına koyardı ve işte bugünlere gelen yetmiş beş yıllık Nedim Vasıf imzalı siyah beyaz fotoğrafların anı/ öyküsü...
YAĞ YERİNE YOĞURT SÜRÜLMÜŞ EKMEK!..
Evde kimse yok iken içeri demirli pencerenin dörtgeninden dalardım kıvrıla kıvrıla ve tel dolaba gider ekmeğime yoğurt sürer inerdim aşağı... Bi gün baktım ahşap merdivenin altında iki sandık... O sandıklarda ilaç şişelerini saran gavur malı ahşap şerit halinde incecik malzemeler olurdu. Acaba bu şeritler yanar mıydı, yandaki kazana da su gelmiş, yanda da bir "ibrik"... Uzatmadım, hemen yukarı gidip mutfaktan kibrit aldım ibriği kazana soktum, ağızdan ve ince uçtan lıkır lıkır sesler geliyor, tamam doldu bu yeter deyip o ince şeride çaktım kibriti, bir anda da alevler/ dumanlar sarıverdi etrafı!.. İbrik lıkır da lıkır "afedersiniz" çişimiz kadar akıyor!.. Yaz günü pencereler açık, yoğurtlu ekmeğim elde ve kapıda bekleyen köpeğimiz Lortop'u alıp ver elini bizim koca bahçeden komşunun kocaman üzüm bağına, Lortop'a sarıldım uyumuşum...
KARANLIKTA ADIM ÇINLIYOR ERKEKLİ KADINLI!
Lortop dikildi başladı kıvranmaya sıkıca sarıldım uykuya devam...
Gözlerimi en büyük ağabeyim Mehdi'nin kucağında açtım etraf şamdanlarla/ gazocaklarıyla/mumlarla el fenerleriyle ışıl ışıl... Babamdan yiyeceğim dayak aklıma gelince veriverdim feryadı peşin peşin... Can ağabeyim ağlama diyordu durmadan, babamdan söz almış dayak yokmuş!.. Yatağa yatırıldım sabah erkenden uyanıp aşağı indim yangın artıkları çoktan atılmış...
YAŞASIN AÇIK PENCERELER!
Dumanı görenler, dumanı görenler kapıyı kırıp dalmışlar içeri ve "yangınımı" söndürmüşler...
KÖYDEN GELEN KONUKLAR...
Köylerden gelen "ziyaretçi" hayvanlarını ahıra bağlar, armağanlarını koydukları heybeleri omuzlayıp sofaya gelirlerdi... İçinden bi topak yağ/ peynir/ bal/ yoğurt/ dut kurusu/ çeşitli meyveler çıkardı... "Ezvacı Vasıf bey" anlaşılırdı ki onlara da bi iyilikte bulunmuş, bu iyilik "ilgi"dir "yardım"dır...
BİZ ÇOCUKLARIN EN SEVDİĞİ...
Önce lahanayı söker, dış yapraklarını atar ha atardık, yıllar sonra öğreniyorum meğer lahananın dış yapakları en yararlı yapraklarmış neyse, lahananın göbek tarafından ayırdığımız koca beyaz yaprağın içine çakılarımızla doğradığımız domatesleri tuzladıktan sonra başlardık tıkınmaya...
"KUZU KUZU MEEEEE..."
Günün birinde bi çift koyun geldi... Ve günün birinde bi kuzu oldu... Kucaklar kucaklar öperiz, azıcık büyüyünce tam arkadaş, bazen minik kafasıyla tos vurur, popomuzun üzerine düşürür biz de sarılır sarılır kucaklar öperiz... En güzel yeşilleri toplar toplar ellerimizle yediririz...
YEDİRİRİZ DEĞİL YEDİRİRDİK!..
Bi bayram vardı kurban mı neydi, o gelince evde bir telaş başladı sabahın erinde, birileri gelip bizim "Kuzu kuzu meee"yi kırmızı kurdeleyle süsledi, kağıttan çiçekleri boynuzlarına taktı...
Nedendi bunlar, önü beyaz önlüklü bi amca geldi elinde torbası.
Biz çocuklar yallah sofaya... Bahçe kısmı sofanın penceresinden azıcık görünür... O amca bizim kuzu kuzu meee'yi zorla yere yatırdı, o ise tepinir durur nihayet duramadı, o beyaz önlüklü amca, ayaklarını bağladı, torbasından çıkardığı bıçağı boynunun altından kesiverdiydi kanlar fışkırdı sağa sola, bizim kuzu kuzu meee'miz arkadaşımız bi iki tepindi, sonra tepinemedi ve o amca kurdeleli kafasını gövdeden ayırdı mırıldanırken...
BİZİM FERYATLARIMIZ ŞAKIR ŞAKIR İNEN GÖZYAŞLARIMIZ GAYRI NEYE NEYE YARARDI EY CANLAR?
Çocukluğumun o bayramı hep o kanlı bıçağı, fışkıran kanı anımsatır bana, neyleyim?
ŞİMDİ 237 ASKER CAN, KURBAN EDİLDİ/ ETTİRİLDİ DESEK CAİZ MİDİR EY MİLLET?
Yüce karar organı Yargıtay, iğrenç Balyoz davasında yargılanan 361 askerden 237 kişi için mahkûmiyet kararlarını onayladı biliyorsunuz!
Genelkurmay sayın eski Başkanı dahil generaller, amiraller, albaylar derken 237 yurtsever asker mahpusdamında zaten... Neydi o Arabesk şarkıdaki?
"ADALETİN BU MU DÜNYA?"
Bilmeyen kalmadı gayrı, AKP iktidarında Türk Silahlı Kuvvetleri akla hayale gelmeyen suçlamalarla "parçalanma", "yok etme" gayretlerine "düştü/ düşürüldü"!
"O" KONUŞMAMDA ABD ve AB'Yİ...
Boşa "lânetlememiştim"! Ortadoğu'da bu kadar kuvvetli orduya gerek yokmuş ve Türk subayının, erinin kafasına çuval da geçirdiydi ABD'li subay hayınları! Hakarete bakın hakarete! Sözüm ona bu herifler dost ve şeyimiz yani "müttefikimiz"!
YANİ KOCA TÜRK ORDUSU BUNLAR İÇİN KURBAN EDİLDİ/ EDİLİYOR!
Biliyorum Türk Silahlı Kuvvetleri ya da Türk Ordusu bizim "kuzu kuzu meee"miz asla değil, onlar MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİ'dir...
Bizim Aydınlık'ta ilk sayfadaki kocaman başlığa sevgiyle/ saygıyla/ gururla ve içtenlikle baktım:
"SESSİZ KALAN DÜŞMANDIR
ASKERİ HEDEF ALAN DAVALARA TEPKİ OLARAK DONANMA KOMUTANLIĞI GÖREVİNDEN İSTİFA EDEN EMEKLİ ORAMİRAL NUSRET GÜNER,YARGITAY 9.CEZA DAİRESİ'NİN KARARLARINA VE GENELKURMAY'IN SESSİZLİĞİNE SERT YANIT VERDİ"
Sayın E. Oramiral Nusret Güner'in gazetemize yaptığı konuşmadan çok kısa bir alıntı:
"...Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'i sessiz kalmakla eleştirip şöyle dedi:
BUNU YAPANLARA KIZMIYORUM, DÜŞMAN HER ŞEYİ YAPAR AMA BENİM ADAMIM BENİ KORUMUYOR DEMEK Kİ O DA BENİM DÜŞMANIM..."
Haksız diyen de düşmandır...
Türk ordusuna hançerli balyoz indiğinde Genelkurmay Başkanı Özel cami gezmesindeymiş! Allah hançerli balyozu affetmeyecek bunu zaman gösterecek ey millet!
YURTSEVERLERİN İÇİNİ SIZLATAN ŞU SONUÇLARA DA BAKAR MISINIZ EY MİLLET EY MİLLET! RÜTBELER SÖKÜLECEK/ MADALYALAR ALINACAK!
İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesi'nce, memurlar hariç, asker sanıkların tamamının rütbeleri sökülecek, onların eşleri ve çocukları da orduevi kamp gibi sosyal tesislerden yararlanamayacak!
KOCA KOCA GENERALLER, ERLİĞE DÜŞECEK. GÖREVLERİ SIRASINDA ALDIKLARI DEVLET ÜSTÜN HİZMET MADALYALARI/NİŞANLARI İLE ALTIN KAPLI KILIÇLARI GERİ ALINACAK...
Yine bir türkü tutturdum içimden:
"Derdim çoktur hangisine yanayım?"
Bir asker evladı olarak isyanım hoşgörüle..
Bunu mu bunu da isyanla/ adalete saygımla olmazlıyorum peşin peşin, güya mahkemede ve Yargıtay da Fethullah herifliler varmış, gel de inan!
1962 YILINDAN BAŞLAYAN,YILLARCA AYNI GAZETEDE ÇALIŞTIĞIM/ HÜRRİYET GAZETESİNİN "ŞOK"ÇU YAZARI YALÇIN BAYER'IN ALEVİLERLE İLGİLİ BOMBA GİBİ BİR HABERİ! ALEVİLİK VE ALEVİLERİ PROF. İZZETTİN DOĞAN'IN CEM VAKFINA BAĞLAMA ÇALIŞMASI!
Ekleyeyim, dolayısıyla Fethullah'a!..
Kaynak : Aydınlık Gazetesi