Gözlerim kendine gelende Aydınlık Gazetemizde o koca başlığın "bit kadar" puntolu bölümüne "Ya Allah... Ya Muhammed... Ya Ali... Hünkarım Hacı Bektaş Veli" niyazımla eğildim hiç şaşırtmayan birisi Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan, Gülen ile anlaştığını cami-cemevi projesinin bütün masraflarını cemaatin üstlendiğini açıklamış ey millet!
Cemaat ki ABD beslemeli/ Sünniler yani Fethullah askerleri, içerde ve dışarıda ayrı dünyalılar ama keseleri aynı... İşte bunlar trilyonlar akıtarak İzzettin Doğan canlara cami ve aynı zamanda "Cemevi" yapacaklar, ezan okunurken semah dönecekler, yatsı namazında da lokma yiyip demlenecekler sanırım...
YAŞŞA İZZETTİN DOĞAN BU ÇİFTELEMEYİ SENDEN BAŞKASI ASLA YAPAMAZDI. BUNU HACI BEKTAŞ VELİ 3.DOSTLUK VE BARIŞ ÖDÜLÜ SAHİBİ ESKİ KAFA KAĞIDINDA DİNİ İSLAM, MEZHEBİ HANEFİ YAZAN FİKRET OTYAM CAN YAZIYOR...
Yıllardır ama yıllardır Alevi Bektaşi sevdalısı ve yol sürdüreni olarak Bay Doğan'a, Fethullah cininin kucağına "çömmesine" acıdım! Olacak şey miydi demedim işin içinde İzzettin Doğan olunca, kucağı ABD sundu, o da Fethullah'ın ABD pisliğine bulaşmış kucağını yeğlemiş ahir ömründe!
Yine de bu yapılan Alevi/Bektaşi topluluğuna "ihanettir" demeyi reva görmüyor, göktanrıdan "sıhhat afiyet" diliyorum...
Bu eşleşme göreceksiniz Aleviler, Bektaşiler arasında sorunlara neden olacak, yoksa eşleşmenin asıl amacı bu mu? Aleviler ve Bektaşi toplulukları arasına nifak sokmak cami-cemevi komşu çatısı altında Ali evlatlarına reva mıdır! Bu "reva"yı Ali evlatlarına gören İzzettin Doğan dilerim başka eşleşme "reva"larına düşmez, kitaplarda yaptıkları fazla yer tutmaz!
Gerçeğe Hü...
Tuzluçayır halkı da İzzettin Doğan'a öfkeli, bu eşleştirmeyi reva gördüğü ve her daim iktidarın yandaşı ve onlarca "akil adam"lık rütbesini aldığı için de!
Uzun yıllar Tuzluçayır Cemevi Başkanlığını yürüten Mehmet Uzuner can bu projeyi istemediklerini söyledi, "Bu projenin elli metre ötesinde zaten bir cami var, bu işin Alevilerin yoğun olduğu burada yapılması soru işareti yarattı."
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez de "Bu yeni bir asimilasyon siyaseti" dedi ve ekledi:
"Gülen cemaatinin İzzettin Doğan eliyle 'karıştır-barıştır' siyaseti izlediğini" belirtti.
'İZZETTİN DOĞAN DENEN ŞAHSİYET'
Ercan Geçmez şöyle devam etti:
"İzzettin Doğan denen şahsiyet kim iktidarda o iktidarla birlikte Alevileri şekillendirmek için çalışan birisidir."
Buna aynen katılıyorum yukarda da değindim. Hep merak konusu olmuştur Bay Doğan bu gücü nereden nasıl almada? Alevilerin içinde bu güç neden (!) salt İzzettin Doğan'da var. Yoksa bay Doğan, Alevilerden de Bektaşilerden yüce bir makama mı sahiptir, iktidarlar bu yüzden onunla alış veriştedir merak ve inceleme konusu... Bir araştırmacı Bay İzzettin Doğan'ın bu güce kaç yüzyıldır sahip olduğunu araştırmalı, örneğin kimden Alevidir ya da kimden Bektaşi candandır? Ama tüm bunlara karşın ABD'nin pis kucağında oturması Antalya-cemevi oyununa da bulaşması Tanrı katında bir emir midir yoksa? Bunu bilmek de hakkın ta kendisidir vesselam.
'ALEVİLERİ BİTİRME PROJESİ'
İngiltere Alevi Kültür Merkezi Cemevi Başkanı
İsrafil Erbil, Gülen ve Doğan'ın projesinin "Alevileri bitirme projesinin bir parçası" olduğunu söyledi.
Asırlardır bitirilemeyen bu inanç neyse ki projeyle mirojeyle bitmez...
Gerçeğe Hü...
EY BAŞBAKAN, BAŞBAKAN!
Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök can pek hoşlanmasa da Ey seslenişini seviyorum ve hayret ki bin hayret, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "YEŞİLİN HASTASIYIM" diyor!
Taksim/Gezi gençlerine değinerek on tane ağaç mı diktiniz diye seslenmişti...
"...Ağaç söküldü, ağaçlar kesildi suçlamaları için 'AB üyesi ülkelerle ağaç dikmede rekabetteyiz milyonlarca ağaç diktik. Ben biraz da yeşil hastasıyım!' dedi."
EY YEŞİL HASTASI (!) BAŞBAKAN PEKİ MİLYONLARCA AĞACI HİÇ ACIMASIZCA BABAM MI KESTİRDİ YEŞİLİ MAHVETTİ?
Bundan hiç söz etmiyor, yani edemiyor.
'TARİHE 'ORMANI YOK EDEN ADAM' OLARAK GEÇECEK'
Bu, Mehmet Yılmaz'ın yazısının başlığı ve yazısı şöyle sonlanıyor:
"Başbakan 'yeşile hastasıyım' diyor ama tarihe İstanbul'un son yeşil alanlarını, ormanlarını yok eden adam olarak geçecek..."
O, kesilen, yok edilen ağaçlar adına yürekten katılıyorum...
Antalya Geyikbayırı köyü, 5 Eylül 2013
KARAÖZÜ'MÜN MUCİZE ÇOCUKLARI...
Mucize, öğretmenleri Hüseyin Cem Dalak'tan başlıyor. Bir ay içinde bağlama çalmayı, türkü söylemeyi öğrenen bebelerin konseri de şöyle:
Gelin Ayşe: Çalan Kamer Bal, Yusuf Utku Bal. Söyleyen Sıla Uçurum, Toprak Yücel, Emine Gül Vural, İlayda Ekici, Didem Özdemir.
Dostum Dostum: Çalan Meliha Ateş, söyleyen Cemre Taşkafa, Gizem Taşyürek.
Gesi Bağları: Çalan Kamer Doğanay, söyleyen Hasret Demir.
Sarı Gelin: Çalan-söyleyen Özlem Keleş.
Kara Basma: Çalan Esin Işık, Emir Taşyürek; söyleyen Berk Aslan, Onur Erdoğan, Deniz Çakıcı.
Al Mendil: Çalan-söyleyen Onur Erdoğan
Uzun İnce Bir Yoldayım: Çalan Cemali Bal, söyleyen Özlem Keleş.
Metris: Çalan Hüseyin Şenbağcı, söyleyen Hasret Demir.
Ah Neyleyim Gönül: Çalan Hasret Demir, söyleyen Nazlıcan Avşar, Neslican Avşar.
Toycular: Çalan Cemali Bal, Meliha Ateş; söyleyen Ezgi Berfin Erdoğan, Kamer Doğanay, Gizem Taşyürek, Cemre Taşkafa, Hatice Genç, Özlem Keleş, Nazlıcan Avşar, Neslican Avşar, Hasret Demir.
Öğretmeniniz Cem'i, sizleri yeniden kutlarım. Bu gazeteyi iyi saklayın.
Kaynak : Aydınlık Gazetesi