Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

EY SAVUNMA , EY ADALET BAKANLARI, EY GENELKURMAY BAŞKANI SÖZÜM SİZLERE...

26.08.2011

Yemen San’a’dan havalandık kocaman bir uçakla...

Uçak çok kocaman da yolcusu iki, Filiz- Fikret Otyam!

Biz yolculara kişi başına üç hostes düşüyor, ikramın bini bir para!..

Bir havaalanına indik, Mogadişu... Yeni Somali Cumhuriyeti'nin başkenti... İn yok cin yok derken çok neşeli, ama çok neşeli, rengârenk giysiler içinde selvi boylu sekiz on bayan yolcu geliyor... Kaptan, yakıt alacağımızı söyledi, uçağın merdivenine kadar izin varmış... Çıkalım dedik, çıkmamızla birlikte o korkunç sıcaktan kendimizi içeri dar attık! O allı morlu, yeşilli sarılı giysili bayan yolcular merdivene yaklaştılar ama birbirlerini iterek!

Fotoğraf, video çekeriz dedik nasıl olsa beraber uçacağız, yerlerimize kurulduk...

Bağırıp çağırma, itişip kakışma doluverdi uçağın içi, anlatılmaz!Hosteslerin, kabin memurlarının ellerinde elleri, o eller akıl almaz hızla ağza gidiyor ve tekrar ellerinde kutular olan hosteslere, kabin memurlarına!
İkramlar (!) bitince koltuk aralarına attılar kendilerini, elleri ağızları işlemede! Sonra bezlerle toz aldılar daha gülücüklü çıkıp gittiler!..

İkramlar, soğuklu dolapta saklanan yolcu artıklarıymış! Kenya başkenti Nairobi’de, Uganda’nın asker Devlet Başkanı İdi Amin’in peşine düştük bir söyleşi için, bunun gerçekleşmesi dünya basınında bir gazetecilik “bombası” olacaktı, olduramadık!.. Araya giren önemli dostlar da ulaşamadı, her gece ayrı bir yerde yatıyormuş, vazgeçtik!

Sonraları bir haber patladı, İdi Amin sekreterine kızmış kesip yemiş, afiyet olsundu, iyi ki gitmemişiz!


ÇOK TUHAF TOPRAKLARDA...


Yemen topraklarında San’a’daydık. On beş gün sonra işimiz, aramamız bitti, aradığımız da yıllar yıllar önce barış ilan edilince yurda dönenler arasında evli olmadığı için İngilizlerin bırakmadığı teyzem Zülfiye idi.
Zabitle evli annem, Hüdeyde limanından ayrılan Baron Bek vapurundan eli bohçalı kardeşine bakıyormuş gözyaşlarıyla...

Uçağımızın Somali’ye inişini anlattım. O koca uçak bir iç savaşın olduğu bazı Tv sunucularının kibar deyişiyle “Eytopya”nın başkenti Adis Ababa’ya kondu... Kondu da bavullarımızdan haber yok, bir de kime başvuracağımız! Ortalık koca silahlı asker dolu...

İç savaşı yaşadık, bize elleşenler olmadı, fotoğraflar da çektik, biraz gizlisinden!
Derken her şeyiyle zengin Kenya, Nairobi... Müzeler gezdik, ülkemizdeymiş gibi dolaştık o topraklarda en güzel fotoğraflarımızı çektik...

Ha, Somali ziyaretimiz bir saat falan sürmüştü havaalanında 1977 yılında!


BAŞBAKAN CÜMBÜR CEMAAT SOMALİ'DE AJDA MAJDA FALAN, 2011 YILINDA! 


Sayın Başbakanımız çoluk çocuk, Ajda majda iki uçak dolusu canla Somali’ye uçup gittiler, yardım babında... Ne ki Cenabı Allah, konukların uçağını kazadan esirgemiş... Pistte bir köpek çıkmış, iyi kalpli pilot korumak istemiş, uçağın kanadı da ağaca çarpmış...


KULAKLARI ÇINLASIN DEMİREL “OTYAM, İNER İNER” DEMİŞTİ...


Bakın şu inanılmaza! 67 il içinde tek görmediğim Antalya idi! İki kere yer fırtınası nedeniyle uçağımız geri döndü. Bir keresinde arabayla on kilometre yaklaşmışken benzin istasyonunda karşılaştığım bir dostum “bırak Antalya’yı” demişti Torosların bir yerinde halk buğday bulamadıkları için “fink tohumu”ndan yiyorlarmış hayvanlar da!

Ve yedikleri için ayakları felç oluyormuş!.

Çok, ama çok acı fotoğraflarda Ankara’ya döndüm, Antalya’yı yine göremeden!

Ve “haydi” dediler “Demirel’in seçim gezisine”...

Uçağımız Antalya üzerinde döner durur, Demirel’e dönüp "Bu uçak inemez beyefendi” dedim başıma gelenlerini anlattım...” Otyam, iner iner” dediydi daha on dakika dolaştıktan sonra hayret bişey, iniverdi!
Demirel için sevgi ve saygı babında kesilecek “Deve” meğerse piste kaçmış!

Yattığım diyaliz yatağında hep bunları düşünüp durdum, hep yazar söylerim, sevgili Başbakanımın böyle tantanalı şeylerinin ardından ülkede hep bişeyler olur...


RÜYA DEĞİL GERÇEK. GÜN: PERŞEMBE


Aydınlık Dergisi'nden Yazı İşleri Müdürüm Özlem Konur Usta’yı aradım telefonla, şimdileri Aydınlık Gazetesi Toplum sorumlusu.

Günlerden Perşembe, Cumartesi günü çıkacak yazımı geçmekten zorlanıyorduk... "Ağabey” dedi gülerek “inan biz şimdi Antalya’dayız!” İçim kıvançla doldu, neredeyse üç yıldır görmüyorduk. Yazımı her zamanolduğu gibi ona geçmemi söyledi, öyle yaptık... Bir sonraki Perşembe gecesi dönüyorlarmış İstanbul’a... 


GÜN: PAZARTESİ


Pazartesi günü eşi ve kızıyla diyaliz merkezine uğradılar. Özlem yanıma geldi, eşi ve kucağındaki bebe kapıdalardı el sallaştık.


GÜN: CUMA


Ve CUMA, sabahın köründe topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı! Nereye mi İşçi Partisi’ne! Ulusal Kanal'a! Aydınlık Gazetesi'ne! Yetmedi, evlere de polisler doluştu!

Olanların hepsini biliyorsunuz, ama azıcık yazayım... Cumartesi günü yazım çıktı gazetede, ama Özlem emniyette açlık grevinde, İP Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü, Aydınlık Gazetesi İstihbarat Şefi Mehmet Bozkurt, muhabirler Caner Taşpınar ve Aydınlık çilekeşi Ruhsar Şenoğlu, İlyas Gümrükçü ile!

Boyuneğmezoğullar Gültekin, Önsel, Özlü tutaklandı... Bir tutuklama daha, "Perinçek ailesine bir zulum daha olsun” diyesim geliyor oğulları bilim adamı Mehmet Perinçek!


ERMENİLER ZİL ÇALIP OYNUYORMUŞ!


O, çalışmalarıyla, kitaplarıyla Ermeni olaylarının gerçeğini ortaya koydu Ermenileri dellendirdiydi! Zil çalıp oynamazlar mı bu tutuklamadan ey millet!


NAÇİZANE SORUYORUM SAYIN BAKANLARIM, GENELKURMAY BAŞKANIM...


“Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğg. Baloğlu tutuklandı/ Kandil Harekâtlarını Yöneten Komutan Tutuklandı” “...BALYOZ DAVASI BEŞ ASKER DAHA TUTUKLANDI”

“Hakkâri’den şehit haberleri gelirken 12 general ve subay da İstanbul’da Beşiktaş Adliyesi’nde ifade verdi.”


“SAVCI ORDUDAN NEFRET EDİYOR"


Balyoz Davası’nda Tümamiral Ali Semih Çetin savunmasını yaptı. Çetin’in avukatı Şule Erol duruşma savcısı Savaş Kırbaş’ın iddianamede yer almayan belgelerle ilgili soruları üzerine “Savcının ordudan ne kadar nefret ettiği de anlaşılıyor” dedi... 


BU DA ORG.BALANLI’DAN...


2. Balyoz davasında Yüksek Askeri Şura Üyesi Org. Balanlı ne demişti kısaca anımsatayım:

“...Bundan sonraki savaşım, TSK’yı hedef alan bu alçak savaşı sürdüren sisteme ve insanlara karşı.”

Gün geçmiyor ki üç beş subay içeri alınıyor, bunun sonu nereye varacak?

Karacı... Havacı... Denizci... Jandarma... Sekiz yıldır hükümete karşı bişeyler yapamadılar ha, hem deAKP’ye?

Antalya, Toroslar Beydağları, Geyikbayırı Köyü,

25 Ağustos 2011

Meraklısına not: Yemen ve öteki topraklar için bilgiler Adı Yemen’dir adlı kitabımda. 

Kaynak : Aydınlık Gazetesi