BAKANLAR KURULU’NUN
EN CANDAN, EN TONTON
EN GÜZEL POS BIYIKLI MİLLİ EĞİTİM BAKANI, TANRI
SELAMI ÜZERİNE OLSUN...
Ahmet “Erdoğan” kabinesi yurttaşlara takdim kılınıyor epeydir görmemiştim, aman göktanrım ne kadar da çoğalmışlar, hayra gele.
Ah ha dedim, aksaçlı, gözlüklü, bembeyaz pos bıyıklı bi amca, Milli Eğitim Bakanı imiş... İçim kaynadıydı...
1941 Ankara Sıhhıye Meydanı. Cebeci otobüsüne asılmışım. İç Cebeci Yazgan Sokak’ta, Riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrası sanatçılarından ağabeyin Nedim’lere öğle yemeğine, aynı yoldan dönüş, bir kâbus...
Otobüs durdu yolcu inecek biz kapı asılanları da kaldırımdayız, durakta bi kalabalık, hazır ollu birileri...
Önlerinde duran amca otobüse asılmanın tehlikelerini anlattı. Otobüse neden asıldığımı sordu, ağabeylerime öğle yemeğine gittiğimi, sonra aynı yoldan okuduğum Atatürk Lisesi’ne gideceğimi anlattım. Tıkış kakış bindik kapı üzerime kapandıydı.
ERTESİ GÜNÜ...
Yolcusu az bi otobüste keyifle oturmuşum... Dönüşte de aynen... O, dünkü dillere destan amca Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’di...
YILLAR NASIL DA GEÇİYOR EY GÖKTANRIM?
Canım ciğerim Can Yücel’i ressam arkadaşımız Güler’le everdik, bütün dostlar Hasan Ali beyin evine yığıldık, Can’a seslendim “durun da bi düğün fotoğrafınızı çekeyim” der demez Can hemen yakınındaki kapıyı açtı gelin Güler’i kucakladığı gibi karşıdaki beyaza oturdu... Geberiyordum gülmekten, burası tuvaletti!
‘ALLAH ALLAH!. ALLAH ALLAAAAH!’
“N’oluyor burada?”
Kapının solundan geliyordu bunlar başımı hafifçe çevirdim, Hasan Ali beydi!.. Kendimi zor tutarak “Hatıra düğün fotoğrafı efendim” diyebildim. O ise yine “Allah Allah” diyerek uzaklaşmıştı.
Bu, Türk aydınlanmasının yüz akı, Atatürk devrim ve ilkelerinin şaşmaz savunucusu, her çıkışı aydınlık yüklü, büyük politika adamı Hasan Ali’yi tanımaya böyle başladım ve Onu tanımakla kendimi talihli sayıyor onur duyuyorum.
Ya oğul Can ?
Ölenedek yalansız dolansız, candan bi dostluk arkadaşlık, kitaplara yazıla anılar yüklü...
‘BABAM, GİT Bİ CİNGİL YAĞ AL’ DEDİYDİ...
Aksaray’da (Aman haaa, namusum şerefim üzerine yemin ederim, Kur’an’a el basarım, Ankara AOÇ’deki 1150 odalı kaçak Ak Saray’la uzaktan yakından ilgisi yok, doğduğum Aksaray bu, önce vilayet, uzun yıllar ilçe, sonra yine il Aksaray) Salı, Çarşamba günleri büyük bi iş hanı altında, önü büyük bi alanda köylü pazarı kurulur. Yaşım sekiz dokuz, babam “git bi cingil yağ al” dediydi cingil kalaylı bi kap, yağ elli atmış kuruş... Üstü başı yırtık, yer yer sararmış pos kıvrık bıyıklı birisi... Cingilin üzerinde bembeyaz bez. Bizler hilesiz hurdasız tereyağı çocuklarıyız, ucundan tattım çok güzel, tam alıyordum ki sert bi el koluma yapıştı “nörüyon yeğenim” dedi. Baktım müezzin İbrahim amca, “babam yağ al dedi yağ alıyorum” “yürü” deyip çekti, “sakın haa bunnar Kızılbaş, bunnarın kestiği, yaptıkları yenmez içilmez, mekruhtur.”
Seksen yıl öncesinden falan söz ediyorum!
Neydi Kızılbaş, neydi mekruh? Yıllarca bununla uğraştım, o yağ satan Kızılbaş, Yavuz Sultan Selim’in kanlı kılıcından kaçıp Aksaray’daki Hasan Dağına sığınan asırlardır orada yaşayan Alevi canlar; makas değmemiş bıyıklı...
Alevi büyüğü “Dede”, Bektaşi” büyüğü “Baba”dır. Ömrüm “Dede”lerin “Baba”ların, onların topluluklarının arasında geçti, onların çıkardıkları dergilerin sanki başyazarıydım! Alevi ve Bektaşi canlarla Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yapılan toplantılarında konuşmacı olarak katıldım. 3.Hacı Bektaş Veli Dostluk Barış Ödülü bu canındır, verilen ödüller, armağanlar camekan dolusu, hele gösterilen saygı/sevgi nasıl anlatsam Alevi, Bektaşi canlardan bu Sünni cana? İşte onların bi güzelliği de bu...
Fazlası önce Cumhuriyet Gazetesi’nde sonra ardı ardına basılan “Hü Dost”kitabımda...
O POS BIYIKLI AMCA MİLLİ EĞİTİM BAKANI HA!
Gözlerime inanamadım, kulaklarımın işittiklerine de!
Bi Bektaşi Babası Ak Parti döneminde çok önemli bi bakanlığın Milli Eğitim Bakanlığı’nın başında ha?
Daha da hayırlara vesile olur inşallah dedim, iyi mi?
Zira yurdun dört bi yanında yaşayan Bektaşi / Alevi canlar Gazi Mustafa Kemal Atatürk’çüdür... Cumhuriyetçidir... Atatürk’ün devrim ve ilkelerine sıkı sıkıya bağlıdır. Ay yıldızlı Türk bayrağı onlar için kutsaldır, evlerinde Cem Evlerinde muhakkak bayrak bulunur...
Atatürk’ü, uluları Hazreti Ali ve Hacı Bektaş Veli ile birlikte anarlar, bu şaşmaz bi üçlüdür.
Bermutat diyaliz yatağımdayım, bi metre ötemde TV ekranı, 19. Milli Eğitim Şurası’nın açılışında da elbette CB Erdoğan konuşuyor bizim Antalya’da, veciz sözler, ileride tarihe altın harflerle yazılacak sözler, bi satır örnek:
‘DİZAYN ANAOKULUNDAN BAŞLAYACAK’
Şuradan buyurun haftalardır yazıyorum bana inanmıyorsunuz CB İngilizcesini ilerletti diye, bakın cümlesine bile İngilizce sözcükle başlıyor “dizayn” diye tamam mı? Bi Türk CB’nına yakışan “Tasarım” olmalı değil miydi ey canlar? Ne ki dil bilgiçliği başkadır böyle konuşmalarda, daha oturaklı oluyor...
Yataktan fırlama olanağım bulunsa Allah sizi inandırsın atlayacağım, şurada neler oldu, oluyor aklım kaçacak!
MİNİ MİNİ BİRLER HAYDİ DİN KÜLTÜRÜ DERSİNE!
Bu dinci dayatmasına dayanan akıllar var ama ne çare emir yüksek yerden!
İlkokul 1-2-3 de zorunlu ders din dersi, ucu anaokuluna dayanan...
Anaokularında seçmeli Kur’an ve cüz dersleri başladı!
Her gün verilen ‘Değerler eğitimi’nde İslam’ın ve imanın şartları öğretiliyor!
Bununla da yetinmeyen okullar, 5-6 yaşındaki çocuklara erkekler önde, kızlar arkada toplu namaz kıldırıyor!
Her gün din dersi ve nice benzeri...
ŞUNA DA BAKIN EY CANLAR, ŞUNA DA!
“Akıllı Minikler Anaokulu’nun facebook sayfasında yapılan etkinliklere ilişkin yazılar ve fotoğraflar paylaşılıyor.
Değerler eğitimi dersine ilişkin bir ay önce paylaşılan bir albümde 3-4 yaşlarındaki çocuklar ELHAMDÜLİLLAH YERHAMUKELLAH, YEHDİNA VE YEHDİKÜMULLAH” gibi Arapça kelimeleri öğrenirken görülüyor.
El Sanatları dersinde ise öğrenciler kağıttan cami maketi yapıyor.”
HANİ DE POS BIYIKLIM, NERDESİN YA HU?
Kodunsa bul!
Meğer Belçika’ya gitmiş, lütfen bu candan duymuş olmayın. Meğer Belçika’da bi bilim adamı ana rahminde din dersi öğreten bi cihaz yapmış, Bakan da bunlardan ithal işini konuşmuş...
Yakında yanınızdan gebe yani “hamile” bi bayan geçerken karnından “elhamdülillah... yerhamukellah... yehdikümmullah...” gibi Arapça sözler, dua parçaları işitirseniz sakın ola şaşmayın bunlar geleceğin din eğitimli bebelerindendir.
‘DİN ŞURASI’NI DA CB AÇTI!
Hem de çok uzun bi konuşmayla...
Acaba İmam Hatipli olmasından mı geliyor?
Durmadan; ama durmadan, sabah öğle, ikindi, akşam, yatsı; karada denizde hele hele eşi menendi az uçağında! Nazar değecek diye ödüm de korkmuyor değil... Peki Ya Hu, onu çıkarsız seven yok mu, konuşmalarını hiç olmazsa haftada beş kere yapın efendim diyecek? Bu satırların sahibi diyemez zira İşçi Partiliyim, neden böyle dedi, Ergenekon... Kumpas... Munpas... Paspas derken hayda önce polis savcı yargıç derken ver elini çağdaş mahpus damına bu yaşta, doksana 1 kala!
CB Din Şurası’nda çok önemli bi konuya da değindi, TC bebeleri muhakkak Osmanlıca öğrenecek ve de yazacak! Niye mi, Osmanlıca ile dedesinin mezar taşını okuyamayan bi nesil yetişmiş ondan!
Yaşım doksana 1 de olsa açılacak kurslara derakap katılıp ilk uçakla Yemen San’a’ya yine gideceğim, anamın babası Konya Beyşehir Göçü Köyü’nden Ali, o zamanlar vatan toprakları sayılan Yemen San’a’da şehit olmuş, gepegenç Osmanlı zabiti dayım İmam Yahya askerlerince vurulmuş, kesilen başı bi kılıç ucunda sokaklarda dolaştırılmış. (*)
Neticeyi dönüşte Cumhurbaşkanına arz edeceğim.
(*) Fikret Otyam
‘ADI YEMENDİR’