Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

DÜŞÜNDÜM DE ‘ÜLKEMİZİN ALLAHI’ RECEP TAYYİP DİYORUM VESSELAM!

07.09.2012

Valla kimse alınmasın hatta darılmasın bu böyle diye düşünür oldum! Büyük Allah/ Yaradan tüm dünyanın Allahı... Teselli babında, neyse onu “Allaha havale” ederiz... “Allah büyüktür” deriz!

Bizimki için de “Şu Başbakan Recep Tayyip’in yaptığına bak” deriz.

Bir örnek ver derseniz en yakını; biyerlerde raylı sistem açtı, sürdü bile! İndiğinde içten geleni patlattı:

“Dört gün bedava!”

A be adam, a can! Kuruluşta buna karar verecek yok mu, böyle göbekten atma “Şark ellerinde” görülür “diye düşünüyorum”.

Bunun adı kısaca insan sevgisi oluyor!

Bu da bebe sevgisi, yani şu ünlü 4+4+4!

(...Müfredat yok, öğretmen yok, sınıf yok, sıra yok, kitap yok. Zaten bütçe de yok.

Yok + yok + yok

‘Dindar’ nesil hedefine 4+4+4 projesiyle hız veren hükümet imam hatip okulları ile seçmeli kuran ve peygamberin hayatı dersleri nedeniyle eğitim sistemini altüst etti.

10 Eylül’de fiilen uygulanmaya başlanacak olan sisteme ilişkin somut bir veri yok... Belirsizlik diz boyu.

Belirsiz olmayan konularda ise 5 ve 5.5 yaşındaki çocukların davranışsal-duygusal öğrenmeye yönelik problemleri artacak.

Ya kalabalık sınıflar ya uykusuz öğrenciler olacak. Eğitim öğretim kalitesi hızla düşecek.Çocuk yaşta işçi ve evlilik patlayacak.)

Cumhuriyet’ten Figen Atalay ve Sinan Tantanoğlu’nun 4+4+4 yazı dizisinden aldım bu bölümü, teşekkürlerim tabiidir. A be gençler, bu satırları yazanın da bazı merakları var, Cumhuriyet’in “Fikret Dede”si olarak orada yaşamak 17 yıl size de nasip olsun da şunlar n’olacak?

Veliler yürekleri sızlayarak sabahın köründe bebelerini uyandıracak, temizlik/ giyim/ kahvaltı ve okul aracı... Sonra ders falan iyi de çocuk bu, çişi geldi daha “Örtmenim” demesini/ tuvaletin yerini bile bilmiyor, tutar tutar sonra tutamaz!..

“Sıra” yokmuş ama, diyelim yandaş marangozlar bunları sağladı 80 öğrenci tıkış mıkış oturdular... Çiş bu, seksen bebenin çeşitli dakikalarda gelir sabah sabah... “Örtmenim çişim geldi”, “Örtmenim kakam geldi” duyurularına n’apacak “Örtmen”? Tutan tutacak bekleyecek ya tutamayanlar büyüklü küçüklü!

Ailelere mi haber salınacak, yoksa Örtmen mi?

Bezlere mi, koli koli tuvalet kağıtlarına mı olacağını elbette Tayyip bilecek ve bundan da doğal n’olabilir? Bu canın ki enayilik, neyi bilmiyor ki bunu bilmesin?

Belki de bu işler için kadın/ erkek personel alınacak, alınacak ama bütçe de yokmuş, n’olacak “örtmen”in hayatı? Kuranı kerim’i mi, peygamber efendimizin hayatını mı belletecek yoksa görevi şeyle mi geçecek, sen aklımıza mukayyet ol ey yüce tanrım!

ERDOĞAN’A İSYAN!

Bizimkinin, 66 aylık çocuklarını okula göndermemek için rapor alanları “evlatlarına ihanet etmekle” suçlaması, evlatları olanları ve eğitimcileri fena halde kızdırmış, “rapor bir haktır” diyorlar, eğitimciler de rapor alanların ve verenlerin tehdit edildiklerini öne sürerek “Ortada bir ihanet varsa o da velileri açmazda bırakan Başbakan’ın sözleridir” dediler vesselam...

İŞTE BU İYİ!

Yazı dizisinde neyse ki iyi bir haber var tırnak içine alıyorum “...Evlilikler patlayacak”

Pat! Pat! Pat! Derken en azından günde üç çocuk! Şey dokuz ayda yazacaktım. Bizim Allahımız böyle buyurmamış mıydı illa üç çocuk, unuttunuz mu? Ayıp ayıp!

“AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞIN DUYSUN”

“İntihalci” Bakan Ömer Dinçer, çocukların 66 aylıkken okula başlamasına karşı çıkanların PKK’lı olduğunu iddia etti. Bir sendikacımız da çok özetle “ağzından çıkanı kulağın duysun” dedi...

Onun duyması hiç mi hiç önemli değil, 30 Ağustos geçer geçmez günlerce ağrıyan kulağı anında iyi olan Bay Gül’ün duyması gerekir “diye düşünüyorum”.

CHP YALOVA MİLLETVEKİLİ VE GRUP BAŞKANVEKİLİ MUHARREM İNCE BUNU SANA YAKIŞTIRAMADIM!

Bir ülkenin Başbakanına “...Birisi 60 aylık, diğeri 69 aylık iki torun sahibidir. (Ey İnce, insan nezaketen “Allah bağışlasın, Allah ne muradı varsa versin, tuttuğunu altın etsin falan demez mi, şaştım kaldım) Kanuna göre her iki çocuğun da okula başlaması gerekir. Kanun hükümlerini yürürlükten kaldıran genelgeye göre ise, 69 aylık olan torunun okula başlaması gerekir. Kendisine soruyoruz, kendi torunu otomatik kaydının yapıldığı okula devam edecek midir? Yoksa tedavi olurken kendi çıkardığı Tam Gün Yasası’na uymadığı gibi, torunu için özel bir çözüm mü bulacaktır.”

Ah bu CHP’liler ah!

Çözüm mü, al sana:

“Başbakan torunları bu yasadan muaftır”

BİZ ÇİŞLE MİŞLE UĞRAŞIRKEN!

PKK “hayınları” yine on haneye ,on canı tabutla gönderdi!

Başsağlığı dilemek neye yarar, rütbeli sivil, tabut önünde dizim dizim dizilmek neye yarar, üstelik bu şehitlerin cenazesi fukara cenazesiydi, devlet ricali yoktu hele hele Genelkurmay Başkanı yoktu, sanırım evine “aniden” oruç bozmaya gelen Başbakan Tayyip’i karşılıyordu!

Şakanın makanın hiç yeri değil, evet, giden evladın geri geldiği görülmüş müdür?

İnsanlarımız, oralarda / buralarda atılan nutuklara inanmıyor!.. İşte ispatı “on şehit daha”!

Yirmi de öteden gitmiş! N’olacak bu gitmelerin sonu ey özel Allahımız, ey özel Allahımız?

HEEEY APOOOO, APO!

Yazması bile acıdır, haydi geç o on şehidi, senden yirmi kişi gitmiş! Nerdesin/ dilini mi yuttun lan?

“SINIR DELİK DEŞİK, HER GELEN GİRİYOR” “ASKERE TALİMAT: BUNLARA DOKUNMA”

“Eski Hatay Milletvekili Murat Sökmenoğlu, askerlere ‘Suriye’den Hatay’a girenlere ‘karışma’ emri, verildi’ dedi.”

Sınırın delik deşik olduğunu çoktan yazmıştık ama askerlere o emri kim verdi kim verdi bunu yazamadık!?

Sayın Genelkurmay Başkanımız bu emir sizden mi, sizdense azıcık ama azıcık gereğini, tabi sır değilse açıklar mısınız?

Sizden değilse bu emri kim, kim verdi acep?

HELE ŞU AYDINLIK GAZETEMİZİN ANA BAŞLIĞINA BİKEZ DAHA BAKALIM “SURİYELİ ÇETELERİ EĞİTEN İSTANBUL’DAKİ MERKEZİ BULDUK”

Suriye sınırı delik deşik/ yolgeçen hanı!

İranlı casuslar cirit atıyor!

İstanbul’da evet İstanbul’da Suriyeli çeteler eğitiliyor! “Yabancı militanlara gayrı nizami harp eğitimi GLADYO merkezinin başkanı askeri kampı keşfe gitti.”

CİA Başkanı da nedense Türkiye’nin sonbaharını çok sevdi zırt pırt burada!

Hele yüksek rütbeli bir herif geldi, nasıl geldi, niye geldi hangi yüzle hangi yüzle geldi bu herif?

Kim mi bu yüzsüz/ saygısız herif, Türk askerlerinin kafasına çuval geçiren Amerikalı!

ATATÜRK’Ü DAHA ÇOK ANMAYA BAŞLADIM, YÜCE ALLAH’IM HAYRA GETİRE!

Şöyle başlıyordu:

Ey Türk Gençliği! Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyetini sonsuza dek korumak ve savunmaktır.

Varlığınızın ve geleceğinizin biricik temeli de budur diyor Aziz Atam gençliğe hitabesinde... En çok, ama en çok şurasını seviyorum:

“...Zorla veya hile ile kutsal yurdun bütün şehirleri teslim alınmış, bütün işletmeleri ele geçirilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi işgal edilmiş olabilir. Bütün bu koşullardan daha acıklı ve korkunç olanı ise ülkede iktidara sahip olanlar gaflet, sapkınlık ve hatta ihanet içinde olabilirler hatta bu iktidar sahipleri kişisel çıkarlarını işgalcilerin siyasi amaçlarıyla birleştirerek düşmanla işbirliği yapabilir, ulus, yoksulluk ve sıkıntı içinde ezik ve bitkin düşmüş olabilir.”

Atam daha sonra “Ey Türk istikbalinin evladı” diyor ve bu koşullar altında görevimizi anımsatıyor:

“İşte bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır.” Ve sonlandırıyor:

“Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Yazıyı Aziz Atamızın buyruğuyla bitirmek ne keremdir değil mi?

Antalya/ Toroslar/ Beydağları/ Geyikbayırı Köyü

4,5 Eylül 2012

Kaynak : Aydınlık Gazetesi