BAŞBAKANIN ADLİ TIBBA SEVKİNİ TALEP EDİYORUM...
...KOCA BAŞKENT ANKARA’DA Bİ RUH HEKİMİ YOK MU YA HU?
Bilimsel olarak, hastanın işin ustası ruh doktorlarına muhakkak başvurmaları gerekmez mi? Başkentin ruh doktorlarının toplandığı kişiyi beyninden, ayağının başparmağına kadar inceleyecek resmi kuruluş ya da kuruluşlar yok mu?
KAPIDAN ÇIKIŞ SIRASI: BAŞBAKAN... ELİ BAŞBAKANIN KOLUNDA CUMHURBAŞKANI... VE TSK’Nİ TEMSİLEN GENELKURMAY BAŞKANI!
Sergimiz nedeniyle çocukluğumun ve ömrümün büyük bir bölümünün geçtiği Başkent Ankara’da, merhum SSCB yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden bir film yapımcı ustasının deyimiyle “Ankara Türkiye’nin Kalbidir” de!
N’OLMUŞ ANKARA’YA? N’OLACAK ANKARA ANKARA’LIKTAN ÇIKARILMIŞ EY MİLLET!
“Türkiye’nin Kalbi Ankara”nın o ulu simgesi “Ankara Kal’ası”nı göremedim uzatmaya gerek yok!
İçim bi hoş oldu. Neden olmasın, “Türkiye’nin Kalbi Ankara” kalplikten çıkarılmış, Ankara’nın midesi ya da ince ve kalın bağırsağı oldurulmuş!
Delirmemek elde değil eski Ankara’yı bilen onunla büyüyen bir insan olarak. Delirmemek elde değil dedim, delirmedim tuttum kendimi, sinirlerime hakim oldum!
OLAMAYANLAR DA VAR TÜRKİYE’NİN KALBİ ANKARA’DA...
Başkentte bunun hekimi yani ruh doktoru yok mu koca Ankara’da yani? Neymiş ruh hastalıkları, yani akıl sağlığının bozulması, sayın arkadaşım Google yazmış durmuş bunları. Bunlar birbirinden farklı belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilen birçok akıl hastalıkları ve hastaları yaşamda! Belirtiler hafif şiddetle başlıyor zaman içinde ilerleyerek günlük faaliyetlerin yapılamamasıyla sonuçlanacak derecede ağır rahatsızlıkların ortaya çıkmasına kadar gidebiliyormuş.
AKIL HASTALIKLARI İYİ Kİ DÖRT ANA BAŞLIKTA TOPLANIYORMUŞ...
Organik beyin hastalıkları babında endişe ve öfkenin yanı sıra kafa karışıklığı ve sanrılar görülmesine neden olabiliyor.
‘BAŞBAKANIN ADLİ TIBBA SEVKİNİ TALEP EDİYORUM’
Elleri kelepçeli, indirildi cezaevi aracından Yedeksubay delikanlı...
Yanında yürüyorum “fiot” dedi “Gel bakalım bak, bugün neler olacak...” İmzalı yazımın yanı sıra yazım olunca yazıma “Fi-Ot” eklerim o da bana hep “fiot” der... Babası “A be Otyam” dedi, “Yanında durasın bi densizlik yapmasın”.
BAŞBAKAN ADNAN MENDERES 30 GAZETEYİ MAHKEMEYE VERDİ! AYNI BAŞBAKAN ADNAN MENDERES ERTESİ GÜNÜ 29 GAZETEDEN VAZGEÇTİ SADECE BİZİM ULUS’TAN DAVACI KALDIYDI!
Rahmet ve sevgiyle özlemle anıyorum, İstihbarat Şefi olduğum CHP yayın organı ULUS’un Yazı İşleri Müdürü arkadaş Beyhan Cenkçi hakkında sık sık davalar açılıyordu, Yedeksubay’a gitti; asteğmen olarak çıkıp geldi. Geldi ama bi davadan mahpushanelik olmuştu! Başbakanın şu 30’a 1 davası da sürüyordu. Basın davalarına Perşembe günleri bakılırdı.
Beyhan’ın tam arkasında durdum. Başkan bi diyeceği olup olmadığını sorar sormaz Beyhan haykırdı:
“Zapta geçilsin yargıç uyuyor!”
Yargıç olduğu yerden kımıldadı “uyumuyorum” diyebildiydi...
Beyhan şu 30’a 1 olayını anlattı, Başbakan Adnan Menderes’in 30 gazete hakkında davacı olduğunu, ertesi günü 29’undan vazgeçtiğini sadece Ulus Gazetesi’nden davacı olduğunu vurguladı, böyle bir Başbakanın ruh sağlığı bakımından incelenmesi gerektiğini anlattı ve son sözünü söylediydi:
“Bu bakımdan Başbakanın adli tıbba sevkini talep ediyorum”
Millet şaşırdı, bizleri kollayan savcı kıpkırmızı kesildi, Beyhan’ın avukatı CHP Milletvekili söz aldı, son olaylar nedeniyle ruh halinin bozulduğunu son sözlerinin zapta geçmemesini talep eder etmez ona döndü:
“Seni de reddediyorum!”
Ceketini çekip duruyordum, bana döndüydü:
“Fiot sen de ceketimi çekip durma.”
27 Mayıs sabahı, başımızda bir subay Ankara Merkez Cezaevi’ni resmen basıp bütün arkadaşlarımızı özgür kıldıydık...
HAAA NEREDE KALDIYDIK?
Bi de Ruh ve anksiyete (endişe) hastalıkları varmış ki, uzatmayacağım. Bu bölümde yer alan önemli hastalıkların bazıları Depresyon, (saplantı) bozukluklar, endişe bozukluklar... Ama kişilik bozukluğu kanımca çok önemli şöyle ki:
Yaşam içinde gelişen olaylarla başa çıkma becerilerinin uzun süreli olarak kaybedilmesinden kaynaklanan rahatsızlıklar... Kişinin diğer insanlarla ilişkilerinde olumsuz davranışlara başvurması ve sürekli tartışma halinde olması durumu ortaya çıkabilirmiş...
Koşullar zaman içinde ağırlaşır ve kişi, esnekliğini kaybedermiş...
KAYBOLANI RUH DOKTORU BULUR...
Bilimsel olarak, hastanın bu işin ustaları ruh doktorlarına muhakkak başvurmaları gerekmez mi?Başkentin ruh doktorlarının toplandığı bi kuruluş yok mu kişiyi beyninden, ayağının başparmağına kadar inceleyecek resmi kuruluş ya da kuruluşlar yok mu?
BAŞBAKAN GİBİ SESLENİP YANİ ‘ULAN’ DİYEYİM. N’OLMUŞ BU ANKARA’YA SÖYLER MİSİNİZ? SÖYLERSEM BELKİ KIZILIR, ‘TERBİYESİZ’ DİYE SUÇLANIRIM OL NEDENLE DEMİYORUM!..
Ah bu Ulusal Kanal ah, diyaliz yatağında kimi kez gülmekten kırdırıyor, ya hu bazı şeyleri atlasanız olmaz mı? Son örneği, tansiyonum sekize düşmüş, başlar “baş aşağı”, ayaklar tastamam yukarı, bunları yatak sağlıyor, bazen, Azerbaycan’dekiler gibi diyeyim. “Şevkat Melekleri” yani ateş parçaları hemşireler bi kat daha yukarı çekiyor ayakları. Alıştım, buyrulandan fazla sıvı, ertesi diyalizde tansiyonu böyle ettiriyor!
‘İŞTE BU AHVAL VE ŞERÂİT ALTINDA’YKEN...
Kimse alınıp kızmasın, Ulusal Kanal’da gördüklerimden sonra tansiyonum 11.10 olmasın mı, hayret bi şey Ya Hu!
Ha ne mi görmüştüm Ulusal’ın ak camında, Başbakan bi toplantıda bi saygın kişiye terbiye dersi veriyor kendine “mukayyet” olamayıp!
Olacak iş mi olmuş Ya Hu, olmuş işte! Sinir.
İşte bunlar olurken bi de ne göreyim İmam Hatipli Cumhurbaşkanı, İmam hatipli Başkanın kolundan tutmuş teskin etmeye çalışıyor iyi mi?
Başbakan önde, Cumhurbaşkanı arkasında! Onların arkasında da kim mi var? Bu sahneyi görmeyenler için yazıyorum, onların arkasında da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başı Genelkurmay Başkanı, evet Genelkurmay Başkanı, iyi mi?
Başbakan ne kadar posta koysa bi bildiği var, koca Türk Silahlı Kuvvetleri arkasında...
TÜM BUNLAR OLURKEN HÂLÂ ZİNDANLARDA OLANLAR UNUTTURULDU!
Anımsatayım dedim!
Kaynak : Aydınlık Gazetesi