ŞU AZİZ ATAMIZIN, ŞU 89 YILLIK DENEYİMLİ CUMHURİYETİMİZİN YEDİ İKLİM DÖRT KÖŞEDE HALKIMIZA VERDİKLERİ YAŞAMA GÜCÜNÜ, KIVANCINI ACEP RECEP TAYYİP, SANKİ YAN KURULUŞU BAHÇELİ GÖREBİLDİLER Mİ DERKEN, ERDOĞAN GÖRMÜŞ Kİ CUMHURİYET SAVCISI, CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜ İÇİN SORUŞTURMA BAŞLATTI, POLİS YÜZ BİNİN ÜZERİNDE YURTTAŞIN ARASINDAN ‘ŞÜPHELİ’ ARAYACAKMIŞ!
29 Ekim 2012 Pazartesi, saat 12.11, bir “Şevkat Meleği”, sağ kolumun damarlarına iki iğneyi başarılı biçimde sokup oynatmamak için bigüzel bağlayınca sol elimin birinci vazifesi (görevi) televizyon kanallarını gösteren kumandayı kapıp “Güzeller güzeli Ulusal” kanalı açmaktı, görev başarıyla tamamlandı.
Neydi mi bu telaşım, ne olacak yurdun her bir yanına varıp törenlere katılmak! Anten, isteğim üzerine aylar önce “ossat” takılınca kavuşmuştum bizim kanala, kuruluşundan bu yana!
Ah, ah ki ah, son bayram söyleşimi, bitmesine yakın “acımasızca” kesmeleriyse “ahvaliadiye”den!
Kulaklıklarımda bayram coşkusu, gözlerimi kapatınca kimi gördüm, “kimi görecem” Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümü!.. Doğrulayım dedim, makinem ötmeye başlayınca eski yatışımı alıverdim...
Sesleniverdi:
“BİRİNCİ VAZİFEN?”
Anında yanıtladım:
“Devrimlerinin Cumhuriyetinin sahibi ve bekçisiyim; bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inandım... Yönetim biçimini ve devrimleri benimsedim. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da büyük bir kıpırtı ve davranış duydum mu, bu ülkenin polisi vardır demem!..”
Polis geliyor Atam, yüzbinlerin üzerine sanki Afyonkarahisar şifalı suları ilkbahar, yaz, sonbahar kış demeden tazyikli biçimde fışkırtıyor, yetmiyor ve cop denilen sert bir sopayla karşısındaki sanki düşmanmış gibi kadın erkek neresine gelirse gelsin vurup yere düşürüyor diyeyim, yerde çırpınan genç kızın saçlarından asılması ahvali adiyeden!.. Yetişen kimi polis de başlıyorlar yerde sürümeye, taa polis arabasına kadar!
ATAM, Bİ DE SANKİ ZEHİR ZIKKIM ACI BİBERDEN BETER ‘BİBER GAZI VE BOMBASI’ VAR Kİ İNSANLARI BOĞULURCASINA AĞLATAN, GEÇİCİ KÖR EDEN, ÖKSÜRTEN KISACA İNSANLIK DIŞI SİLAHLAHLARLA DONALI POLİSLER...
Evet, “bu ülkenin polisi vardır” dediğin an coplar eşliğinde karakoldasın ki vay haline, jandarma kırsal kesimde. Aziz Atam, “ordusu vardır, adalet örgütü vardır demiyecektir”ine gelince, sorabilir miyim hangi orduya? Türk Ordusu senin bildiğin ordu değil desem üzülme, Genelkurmay Başkanı dahil, emekli, muvazzaf ordu komutanları, nice orgeneral, korgeneral, tümgeneral, her rütbeden Amiraller ve niceleri, aylardır, yıllardır askeri ve sivil mahpusdamlarında! Dünya candarması, yemeye doymayan Amerika müttefikimiz böyle istemiş!.. Şu günlerde adedi belli değil askeri, vatanının topraklarında!
Aziz Atam “Polis gelecek asıl suçluları bırakıp suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç ‘Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır” buyuruyorsun...
Bunu diyen gençler, Cumhuriyetin polisini görmeden göçtüler öte dünyaya! Sıra , “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diyen zamanın gençlerinde!
SENİN GÜZELİM ANTALYA’DA ŞUNA DA BAK ATAM TAZESİ TAZESİNE:
“ANTALYA’DA POLİS, GÜPE-GÜNDÜZ ONLARCA VATANDAŞIN GÖZÜ ÖNÜNDE BİR İŞADAMINI ÖNCE KELEPÇELEDİ, SONRA YÜZÜNE BİBER GAZI SIKTI, EN SONUNDA DA TEKMELEDİ. EMNİYET GÖREVLİLERİ BUNUNLA DA KALMAYIP İŞADAMINI ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ.”
BİR VATANDAŞ OLAYI FİLME ÇEKMİŞ, BAKALIM N’OLACAK?
VE AYNI ANTALYA’DA YÜZ BİNLER ALANA ÇIKTI, SANA BAĞLILIKLARINI HAYKIRDI DURDU... YİNELİYORUM, ANTALYA’LILAR DA GECEYİ GÜNDÜZ EYLEDİLER...VE NİHAYET BAZI GAZETE BAŞLIKLARI:
“Bütün yollar cumhuriyet devrimine”
“Türkiye dün tarihi bir gün yaşadı. AKP Hükümeti’nin bütün engelleme girişimlerine rağmen Ankara Ulus’taki Birinci Meclis önünde başlayan ‘Büyük Cumhuriyet Buluşması’ alana sığmadı”
“Halk barikatları yıktı”
“Biber gazı, gaz bombası, tazyikli su... Hiçbirisi yurttaşları durdurmaya yetmedi. Yüzbini aşkın yurttaş bayraklarla Anıtkabir’e akın etti.”
“Yurttaşlar panzerlerin üzerine çıktı.”
“Bir ucu Anıtkabir’de bir ucu Ulus’ta”
“Otobüsler engellendi.”
“İP Genel Başkanı Doğu Perinçek Silivri’den meydan okudu:
Barikatları yıktık iktidarınızı da yıkacağız”
“Kitle örgütleri hazırlıklara başladı:
10 KASIM’DA ANITKABİRDEYİZ
Ulus’ta 1 milyon yurttaşın katıldığı
‘29 Ekim Cumhuriyet Buluşması’nın ardından kitle örgütleri yurt çapında’ 10 Kasım’ hazırlıklarına başladı...”
AZİZ ATAM’LA BAKIŞTIK
Atam bana bakıyor bu can da onun baktığı yere; yerde/ gökyüzünde bir Türkiye haritası, herbir yer kıpır kıpır, kıpır kıpır “Ata’nın askerleriyiz” haykırışları yeri göğü inleten! Ata’nın gözleri buğulandı başını çevirdi görmeyeyim diye...
Ağlıyordu...
BUYRUN BAKALIM EY CANLAR VARAN BİR: 29 EKİM’DE ADETA DELLENEN BAŞBAKAN BU SEFER KADER ARKADAŞI BAY GÜL’E DE KIZDI, İYİ Mİ?
Ulusal Kanal yazılı ak cama arasıra göz attığımı gören Aziz Atam “Ne oluyor çocuk” dedi. Nasıl anlatsam ki?
Anlatabildiğim kısaca şöyle:
Şey, iktidarda Ak Parti diye bi parti var on yıldır iş başında, hepsi namazında niyazında, İmam Hatip diye dindar yetiştiren bir mektep var, buradan mezun iki arkadaştan biri başvekil biri de cumhurreisi oldu. İkisinin eşleri de tesettürlü, araları iyi değil, olan da göstermelik...
29 Ekim senin Cumhuriyet Bayramında ülken coştu taştı, lütfen şaşırma paşam, toplantılar, anıtına çelenk koymalar falan yasaklandı, sonra bu yasaklar hafifletildi bir karmaşa; coşkunlar şaşkın, imam hatipli başbakan, Ankara Valisi’ne ‘esnek ol’ diyen Köşk’e kapalı olarak ‘çift başlı yönetim olmaz’ dedi ve anında da yanıtını aldı, ‘her şeyin başı benim’e getirdi!
EY AZİZ ATATÜRK’ÜM BU NASIL SEVGİ, BU NASIL SAYGI, BU NASIL SANA İNANMAK, BU NASIL SANA GÜVENMEK GÖRDÜN, YER GÖK İNLEDİ, GÜNDÜZ YETMEDİ, GECE SANKİ GÜNDÜZ OLDU MEŞALELERLE, BU BİR TARİHİ DERSTİ KARŞITLARINA!
Üzülme, sana inanmış binlerce aydın, Silivri zindanlarında yıllardır, kimse daha n’olduğunu anlamadan evlerinden alındı, mahkemeler kuruldu, aydınlar dizim dizim dizildi hakimler karşısına.
70 yaşlarında bir parti genel başkanı var İşçi Partisi’nin... Bu adam gibi adam, başta Amerikan emperyalizminin baş düşmanı, Amerika da ona düşman!
Altı yıldır mahpus damında can arkadaşlarıyla, açılan dava bitmeden otuz yıla mahkum edildi, bir savcı da kendine hakaret ettiği iddiasıyla dava açtı, sonuç n’olacak dersin aziz Atatürk’üm?
“..MAHKEME ONU YARGILAYACAKTIR. YİNE DÜŞÜNECEK’ DEMEK ADALET ÖRGÜTÜNÜ DE DÜZELTMEK, YÖNETİM BİÇİMİNE GÖRE DÜZELTMEK GEREK... ONU HAPSE ATACAKLAR. YASAL YOLLARLA KARŞI ÇIKIŞLARDA BULUNMAKLA BİRLİKTE BANA, BAŞBAKANA VE MECLİSE TELGRAFLAR YAĞDIRIP HAKSIZ VE SUÇSUZ OLDUĞU İÇİN SALIVERİLMESİNE ÇALIŞILMASINI, KAYRILMASINI İSTEMEYECEK... DİYECEK Kİ, ‘BEN İNANÇ VE KANAATİMİN GEREĞİNİ YAPTIM. ARAYA GİRİŞİMDE VE EYLEMİMDE HAKLIYIM. EĞER BURAYA HAKSIZ OLARAK GELMİŞSEM, BU HAKSIZLIĞI ORTAYA KOYAN NEDEN VE ETKENLERİ DÜZELTMEK DE BENİM GÖREVİMDİR... İŞTE BENİM ANLADIĞIM TÜRK GENCİ VE TÜRK GENÇLİĞİ..”
İşte sizin anladığınız Türk genci ve Türk gençliği, polisin en acımasız davranışıyla, adam deviren tazyikli suyuyla, biber gazı ve bombasıyla savaşmakta Atam, müsterih ol da deyiverdim...
Baktım, gökyüzünde ışıklar saçarak süzülüp gidiyor, el salladım, el salladı...
“OTYAM AMCA”
Dedi, bir ses, gözümü açtım, elinde tansiyon aleti bir Şevkat Meleği... Her zaman olduğu gibi saat başı tansiyona bakacak, kolumu uzattım...
Antalya, 1 Kasım 2012
Kaynak : Aydınlık Gazetesi