Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

2015’İN DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI DA MEĞER “CASUS”MUŞ!

21.09.2012

“Ulan” dedim kendi kendime Aydınlık gazetemizde ayrıntısını okuyunca, ulan tüm Türk Ordusu Karacısı, Denizcisi ve dahi Havacısı balyozcu malyozcu, şantajcı mantajcı/ Hastalcı, mastalcı, Silivrili, milivrili / Maltepeci/ Hadımköylü madımköylü meğer neymiş! Ağzımdan çıkıverdi:

“Vay anasını hakim bey! “

Şuna bakın ey millet/ şuna bakın:

Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Koramiral Sn. Veysel Kösele, İzmir’deki Bayraklı Adliyesi’nde Askeri Casusluk” tertibiyle tutuklanmış! Eğer “casusluğu” bıraksaydı 2015’in Deniz Kuvvetleri Komutanı olacaktı!AKP iktidarı ak giysili zabitin on yıldır casus olduğunu fark etmemiş, denildiği gibi 2015’de Deniz Kuvvetleri Komutanı olacağı anlaşılınca aynı zamanda casus olduğu için mahpus damına tıkılmış, iyi mi?

Şimdi lütfen derin, olmadı daha derin bir nefes alın, geçen Pazar günü yayınlanan haberi gözlerinizin önüne getirin, evet evet doğru, Koramiral Sn. Veysel Kösele ve bazı amirallerin de bulunduğu bir grup asker Bayraklı Adliyesi’nde ifade vermiş, Koramiral ile bir Üsteğmen tutuklanmış... İki Koramiral daha mahpus damında zaten!

2015’te Deniz Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Sn. Kösele’nin tutuklanmasıyla Deniz Kuvvetleri’nde koramiral rütbesinde iki komutan kalmış! Onların da aynı marifet ile çağdaş zindana atılmasıyla, Deniz Kuvvetleri Komutanı mı? Yok!!!

ŞU SORUMA YANIT ARIYORUM

Bu ara örneğin ya da mesela, TCG Yavuz/ Fatih/ Turgut Reis/ Muavenet ve diğer savaş gemilerimiz başa bela olmasın diye onlar da tutuklansınlar vesselam!

Deniz Kuvvetleri’nin yarısı falan içerde, bir Koramiral ile bir üsteğmen açığı daha vardı/ tayinleri çıkarıldı!..

Şu Amerika var ya şu Amerika! Ulan dedim kendi kendime yine, nereden düştü güzel aklıma şu çirkin Amerikalı?

DENİZ KUVVETLERİNE NEDİR Mİ BU MERAKIM?

Neden mi kullanmıyorum?

Neyi? Göbek adımı!

OSMANLI İMPARATORLUĞU SON KAPTAN-I DERYASI HACI “VESİM” PAŞA HAZRETLERİ

1824’de doğmuş, 1910 yılında Üsküdar Şemsipaşa’da Kızkulesi’ne bakan Hacı VESİM Paşa Yalısı’nda vefat etmiş...

Çok yakışıklı babayiğit bir denizci, usturuplu sakalı, bıyığı, çehresine daha

bir güzellik veriyor... Hele hele nişan dolu, mavinin en güzel mavili giysisi, pantolonunun yanlarında kızılın en güzeli, pırıl pırılı kalın şerit...

NEREDEN Mİ BİLİYORUM BU AYRINTIYI? NEREDEN OLACAK? NEREDEYSE HER PAZAR YA KAHVALTIDA YA ÖĞLE

YEMEĞİNDE BİRLİKTEYDİK YALISINDA, ECZACILIK ÖĞRENCİSİ ŞAİR NUSRET KEMAL AĞABEYİM İLE.

Hacı “VESİM” Paşa’dan biraz haber vereyim mi?

HACI “VESİM” PAŞA HAZRETLERİ

Deniz okuluna girer, 1842’de Girit ayaklanmasında karaya asker çıkarmaya memur edilir 1849’da İngiltere’ye giderek İngiliz bahriyesinde iki yıl çalışır. Dönüşte topçu öğretmeni olur, Sivastopol Savaşı’nda müttefik donanmasına kılavuzluk eder, Abdülmecit zamanında miralay, 1864’de de müşirlikle Kaptan-ı Derya’lığa getirilir. En son görev olarak bir ara Bahriye Nazırlığı yapar...

Ona çok baktığımı gören seksen falan yaşlarında kızı Ayşe teyze “İşte senin adaşın babam, Kaptan-ı Derya Hacı “VESİM” Paşa...” demişti ilk gün...

PAŞA İNATÇININ TEKİDİR, SAVAŞTA ÇADIRININ ETRAFINA GÜLLELER İNER İKEN ORADAN AYRILMAZ, EMİR ERİ BOYABATLI ÖMER SIRTLAYINCA UZAKLAŞTIRIR PAŞAYI VE ÇADIRA GÜLLELER TAM İSABET!

Neyse...

Osmanlı Donanması’nı güçlendirme çabaları içinde olan Hacı “VESİM” Paşa, donanmaya katılan savaş gemilerini Padişah hazretleri Abdülhamid’e göstermek için Dolmabahçe Sarayı’nın önüne demirletir, topları oraya çevrili!..

Padişah hazretlerinden Hacı “VESİM” Paşa’ya kibar buyruk “Paşa hazretleri yalılarında bir müddet istirahat buyursunlar”.

Bu istirahat tam 15 yıl sürer/ sürdürülür yalısında!

1926 YILINDA DOĞANA “FİKRET VESİM” ADI VERİLİR... ÇÜNKÜ DEDEM BOYABATLI ÖMER İLE PAŞANIN DOSTLUĞU SÜRMÜŞ...

Neticeten!

Aksaray Vilayeti Nüfus İdaresi Memuru amca, kafa kâğıdına yazar:

“Fikret VEZİN!”

1926 YILINDAN 2012 YILINA KADAR BU CAN, ‘VEZİN’DİR

Neden mi? Neden olacak ya hu çaresi bulunamadıydı, neler çektim neler!.. Fikret Vesim Otyam yazınca evrak geri gelir!.. Göbek adım hep ama hep “VEZİN”dir yazışmalarda! Bari sizler de hatırım için “Kafiye” olun vesselam...

Haa, esaret bitmiştir eczacı zabiti Vasıf İbrahim (Kuruçeşme), gebe karısı Naciye ile ve kimi zabitlerle Yemen Hüdeyde limanından kalkan Alman Baron Bek vapurundadır ve Süveyş Kanalı’nı geçerken operatör doktor Nedim Bey, doğumu yapar bir oğlan bebesi, adı konulur: “Nedim Vasıf” kaptan geminin adı verir: “Baron Bek!” Gemiciler isyanda, suda doğdu “Bahri” olacak! Ve bebe kayda geçirilir:

“Nedim Vasıf Bahri Baron Bek”

Rahmetli, Nedim Vasıf Otyam diye anıldı.

Savaştan kopup gelen zabit, eşinin doğumunda bulunur, bir oğlan bebesi daha, adını şıp diye koyar, Nusret Kemal, ver elini savaş alanı...

Neden mi, neden olacak Türk Ordusu o gün Bursa’yı almış...

Bacım Sevim ise Dede Ömer’in hatununun adını taşır “Bahriye”.

Hepsinin göbek adı doğrusundan, iyi mi?

(Yalının ve Paşa’nın acı öyküsü başka yazıya)

Anladınız mı denizcilik ilgimi...

KAPTAN-I DERYA HACI VESİM PAŞA HAZRETLERİ’NİN ADINI TAŞIYORUM:

“Fikret VEZİN Otyam !”

SİLİVRİ MAHPUSHANESİNDE MUKİM TÜM BÜYÜKLERİMİN ELLERİNDEN KÜÇÜKLERİN GÖZLERİNDEN ÖPERİM

Neden mi böyle dedim?

Hepsi bu candan küçük olduğundan gözlerinden öptüm.

Yazarlıkta dikkat... Ressamlıkta dikkat... Fotoğrafçılıkta dikkat... Hep dikkat... Ömrüm böyle geçti...

Neredeyse altı yıla yaklaşıyor.

Bir adam arabaya bindirilirken soluna bakıyor, bakışları haksızlığa öfke dolu, cesurca bağırıyor:

“KANUNSUZLAR.KANUNSUZLAR!”

Bu, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’tir...

BURNUNDAN DERİN BİR NEFES

Balbay polis kalabalığı arasında biraz önden dimdik, merdivenlerden inerken göğsünü kabartıp burnundan derin bir nefes alıyor, başı hafif kalkık ileriye bakıyor...

Balbay’ın o iç çekişini nasıl unuturum?

GÜLÜMSEYEREK...

GÜLÜMSEYEREK... BAKIŞ DA ACIYLA KARIŞIK, KAYBOLUNCAYA YANİ KAYBEDİLİNCEYE KADAR HEP, AMA HEP EL SALLAYAN AMA HEP EL SALLAYAN BİRİSİ DE TUNCAY ÖZKAN... GİTMEZ GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN BEŞ YIL ÖNCEYMİŞ MEĞER BUGÜN GİBİ!..

Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti’nde seksen altı yaşında bir yazar bunları mı yazacaktı ahir ömründe ey göktanrım?

Orhan Kemal can dostumun, kapağını ve iç resimlerini yaptığım “Bereketli Topraklar Üzerinde” (1. Basım) adlı romanından ki neredeyse altmış yıla varıyor aklımdan çıkmayan bir sözcük:

“ALNIMIZA BU YAZIYI YAZANLAR UTANSIN!”

SON AN:

1- Genelkurmay Başkanlığı, TSK personelinin casusluk suçu iddiasıyla ilgili değil örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklandığını açıkladı.

2- Başbakan, deneyimli polislerin doğuya gönderileceğini açıklayınca “Ey polis anaları babaları, eşleri, bundan sonra sizin evlere de ateş düşecek” yazmıştım aylar önce! Hay yazmaz komaz olaydım! ..

Parçalanması için her şey yapılan “Canımız Ordumuz”un Mehmetçikleri de, gider de gider HEM NE ZAMAN? BAŞKENTE BÜYÜK AMERİKALILAR GELDİĞİ/ GELECEĞİ ZAMANLAR!

Şimdi bunlar karşısında tıpkı devlet büyüklerimiz gibi sesleniyorum:

“ŞEHİTLERİMİZE RAHMET, AİLELERİNE BAŞ SAĞLIĞI DİLERİM!”

3- Kısaca yazacağım:

Devlet Başkanımız Obama, şeyABD Başkanı Oboma ile Başbakanımız Erdoğan telefonla rakamla 40/ yazıyla kırk dakika konuşmuşlar! Biri dilimizi bilmez/ beriki de dillerini! Arada çevirmen var, olsa olsa bu 40 dakika en fazla on yedi dakika falan eder...

Ne mi konuşmuşlar, “seni özledim Erdoo, uçağına atla gel şu Suriye işini bitirelim”

CEVAP:

“Okey mayfrend Oba...”

Kaynak : Aydınlık Gazetesi