Atatürk ilkelerinden/ devrimlerden öç alamayanlar adını taşıyan güzelim parkı hallaç pamuğu gibi atanların parka bıraktıkları beyaz boyalı yapı! Bin kere yazdım, yahu şu kenefi hiç olmazsa yeşile boyayın, hayır illa böyle!.. Bakalım bu ayıp, bu çirkinlik, bu zevksizlik, bu iğrençlik böyle mi kalacak?
Cumhuriyet Gazetesi'ne girdiğim 1962 yılından itibaren en çok ilgimi çeken Doğu illerinde yaşanan olumsuzluklardı. Doğuya gitmek adeta bi ana görevim olmuştu...
Doğulu gençlerin dergilerinde aleyhime yazı çıkmıştı bi iki. Doğuyla neden bu kadar uğraşıyor muşum!
İşin ilginç yanı, iktidarlar eleştirilerime yanıt veriyor, olumsuzluklar çoğu kez düzeltiliyordu!
İstanbul Cağaloğlu'nda sevdiğim bi Doğulu arkadaşla karşılaştım, sarmaş dolaş olduk... Hep sorulur ya "nerden gelip nere gidiyon?"
Elleri omzumda, gülerek şöyle demişti:
'AĞABEY SENİN YÜZÜNDEN BİRBİRİMİZE GİRDİK!'
Büyük bi toplantıları varmış o gün, Doğu sorunlarıyla ilgili çabalarım, gençleri birbirine katmış, kimisi "onun çabaları ilgi görüyor, yollar, sağlık ocakları, okul, göletler bile yapıyor".
Karşı taraf, "Ama halk memnun bu da bizim aleyhimize, yeşil bayrağı çekince adam bulamayacağız yeterince", demişler karşı taraf bırakın yapsın olumlu sonuçlar aldırsın nasılsa buralar bi gün bize yarayacak demişler! Ağabey işte böyle, bu gün senin yüzünden birbirimize girdik!"
"Hangi taraf kazandı?"
"Sonuç alamadık"
"Siz birbirinize girmeye devam, ben yoluma devam tamam mı? Hepsine selam"
ŞU YAŞADIĞIMIZ DÜNYADA...
PKK yollarda kimlik kontrolü yapıyor!
Anayollarda yolları metrelerce kazıyor, geçit vermiyor!
Gepegençleri dağlara kaçıyor silahlı kuvvetlerine yetiştirmeye çalışıyor!
Türk Silahlı Kuvvetleri'nden de kaçırma var!
Karakola bi kilometre ötede araba çeviriyor, fotoğrafta birisi elini havaya kaldırmış zafer işareti yapıyor!
Bi devlet görevlisi de PKK'lılara ricada bulunuyor kaçırılan gençleri bırakmaları için!
İşte AKP iktidarının açılımından bi kaç örnek!
Bunlara bakıp ülkeyi bölmeyi düşleyenlere ne demeli? Düşünüz gerçek olmayacak...
İSTERSENİZ!
Kaymakam da kaçırın... İsterseniz Vali bile kaçırın, anayolları delik deşik edin, düşünüz mü, gerçek olmayacak!
TAM BUNU YAZIYORDUM Kİ GAZETELER GELDİ VE KOCAMAN Bİ ÇOK ŞÜKÜÜÜÜÜR!
Çoğunluk birinci sayfalarda bi haber:
'TSK HAREKETE GEÇTİ'
"PKK'ya karşı Lice ve Varto'da operasyon başlatıldı. Lice'de 12 gündür hendek kazarak Bingöl karayolunu kapatan örgüt üyelerine müdahale etti. PKK'lılar çadırları terk ederken 5 asker yaralandı. Karlıova-Varto yolunu açmak için helikopterlerin desteğiyle operasyon yapıldı."
İşte o kadar!
KATLİAM SALT MADEN OCAKLARINDA OLMAZ ANTALYA'MIZDAN ŞİMDİLİK ÖRNEK! BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI DOSTUMUZ MENDERES TÜREL, 'AĞABEY' DEMİŞTİ, 'ANTALYA'NIN EN GÜZEL PLAJINI SİZİN EVİN ÖNÜNE YAPACAĞIZ!'...
'BAŞKAN, BEN TARZAN MIYIM KIRK ELLİ METRE FALEZLERDEN DENİZE ATLAYACAĞIM?'
'AĞABEY ASANSÖR DE KOYACAĞIZ'
DERDEMEZ DE İÇİME Bİ ATEŞ DÜŞMÜŞTÜ...
"Katliam" çeşit çeşit, al birini vur ötekisine!
İçeriği de şuymuş:
"Kendini savunma olanağı bulunmayan sayıda insanın acımasızca öldürülmesi."
BU ARA SİZ SAYIN OKURLARIMA ZORUNLU AÇIKLAMA
Sözüm ona bu bilgisayar arkadaşla seksen yaşında yazmaya başladım, yine sözüm ona yeteri kadar bilgisayar dünyasına girmeye çalıştım, sözü uzatmayayım son günlerde ^ işaretini bilerek kullanmıyorum, işkencenin ta kendisi!.. Bu kadar olsa cana minnet, en az yedi sekiz kere onca yazım "kaydet"lerin rağmına bilemediğim/ göremediğim bi yere parmağım deyince "katliam"a uğratıldı uçtu gitti!.. O yerde Shift ve Ctrl tuşları var, salt bu yüzden ters V'ye benzeyen şeyi yazım kurallarına aykırı olarak kullanmayacağımı arz ederim, bilmezlikten değil.
Bakarsınız neredeyse on yıla yakın çilemi çeken aynı zamanda sayfa sorumlum sevgili Özlem Konur Usta gereken yere ^ koyuverir...
AH NASIL RAHATLADIM BİLEMEZSİNİZ!
Artık rahatça korkusuzca yazacağım o ters V'siz!
Katliâm salt insanlara uygulanmaz, sırada doğa katliâmı gelir kanımca... Tarihi eserlere acımasızca uygulanır! Doğadan göl/gölet katliâmı hele hele orman katliâmı ve de dağ katliâmı, evet yeşil dağ katliâmı, mermerleri söküp alıp Çin'e, ABD'ye göndermek üzere!..
KANSIZ KATLİÂMLAR DA VAR, ÖRNEĞİN Bİ KÜLTÜR KURULUŞUNU YANİ AKSAV'I ACIMASIZCA/DÜŞÜNCESİZCE KATLİÂMA UĞRATMAK GİBİLERİNE!
1994 yılında kurucuları arasında olmaktan onur ve gurur duyduğum ANTALYA KÜLTÜR SANAT VAKFI kısaca AKSAV kültür ve sanat katliâmını yaşadı değil yaşatıldı! Merak giderilmeye sütun hazır...
İCRA KURULU BAŞKANIMIZ HÜSEYİN ŞANLI'nın üyelere gönderdiği açıklamanın bi yeri aynen şöyle:
"...Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Menderes TÜREL, seçildiğinin iki gün sonrası 20 yıldır Belediye ile işbirliği içinde çalışan Antalya Kültür Sanat Vakfı" artık yok, evet katledildi!
Bunun belgesi de aynen şöyle:
"TC ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
Destek Hizmetler Dairesi Başkanlığı
Emlak Şube Müdürlüğü
Sayı:8932227/C-(756.02)2014/ 521-1296-
1029
21. 04 . 2014
(AKSAV) Antalya Kültür ve Sanat Vakfı
Meltem Mahallesi-Atatürk Parkı İçerisi
ANTALYA
Meltem Mahallesi, Atatürk Kültür Parkı içerisine bulanan AKM'de Antalya Kültür ve Sanat Vakfınız tarafından kullanılan ofis ve büroların Başkanlık Makamı tarafından kullanılacağından dolayı yazımızın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde boşaltılarak Belediyemize teslim edilmesi hususunda gereğini rica ederim.
Bayram ÖZEN
Başkan a.
Genel Sekreter V."
Rahmetli AKSAV İcra Kurulu Başkanı'nın açıklamasından bir iki satır şöyleydi:
"...Menderes TÜREL seçildiğinin 2 gün sonrası 20 yıldır Belediye ile işbirliği içinde çalışan Antalya Kültür Sanat Vakfı'nın"
SANKİ BAŞKA İŞİ GÜCÜ YOKTU!
Sayın Başkan, seçildiğinin ikinci günü başka yapacağı işi olmadığından naşi AKSAV'ın katlini içeren "TEBLİĞİ" buyuruvermişti!
Hem de "Seçildiğinin ikinci gününde, 20 yıllık bir kültür kuruluşunu katlini neden neden buyurmuştu dersiniz, ey canlar?
ADI DA YEŞİLLİĞİ DE ÇOK GÜZEL 'ATATÜRK PARKI' NE Mİ OLMUŞTU?
Etrafı tel örgülerle çevrildi giriş yasaklandı ama dozerlere, kepçelere, greyderlere yasak yoktu, o kırk elli yıllık ıhlamur ağaçları kökünden ediliyordu çamlar gibi, tam bi doğa katliâmı! Baktım katliâm sürüyor, Hürriyet Gazetesi Antalya Temsilcisi Dursun cana olanları anlattım, iki üç gün sonra Hürriyet Akdeniz'in sekiz sütun manşetine göre bazı ağaçlar sökülmüş ama buraya üç bin narenciye ağacı dikilecekmiş! Halkın tepkisi neredeyse yol olduydu!
Olanları dairemizin yedinci katından acıyla izliyor, haftalık ve aylık Antalya dergilerinde yazıyla karışık fotoğraflarla anlatıp duruyor sanki savaşıyordum...
Şimdi Filiz Otyam'ın fotoğrafına iyi bakın ve sıralı ağaçları sayın 10 adet. Bu ağaçlar, bu satırların yazarının yazılarının şerrinden bıkan haydi adına yöneticiler diyelim onların diktikleri ağaçlar, şimdi oto parka gelen araçlar onların gölgesine park ediyorlar oto park değil helikopter alanı sanki!
ESKİDEN KARŞIYA BAKINCA ORMAN SONRA DENİZ GÖRÜR İDİK, YA ŞİMDİ?
Şimdi fotoğraftaki BEYAZ yapıya bakıyoruz! Bu beyaz yapı ney mi, lütfen hoş görünüz... Çeşitli adı var bazıları şöyle:
WC... TUVALET... AYAK YOLU... KENEF... HELA... ABDESHANE... HACETHANE...
Atatürk ilkelerinden/ devrimlerden öç alamayanlar adını taşıyan güzelim
parkı hallaç pamuğu gibi atanların parka bıraktıkları beyaz boyalı yapı! Bin kere yazdım, yahu şu kenefi hiç olmazsa yeşile boyayın, hayır illa böyle!.. Bakalım yeni yıllar içinde boyanacak mı? Bu ayıp, bu çirkinlik, bu zevksizlik, bu iğrençlik böyle mi kalacak?
ADIYAMAN TUT İLÇESİNDEN GELEN ÇOCUKLARIMIZ
Yolunuz düşerse Belediye yöresinde bi ulu çınar görürsünüz, söylemlere göre yarım asırlık...
Gövdesinde bir tabela "Fikret Otyam Meydanı"... Bu alan, Atamızın anası Zübeyde Hanım Caddesi'ne bağlı. Filiz'le karar verdik Belediye'nin önüne kocaman bi Atatürk heykeli... Ana oğlu birleştirelim. Ve ünlü heykel yapımcımız sevgili Metin Yurdanur, Belediyenin önüne eli kitaplı kocaman Atatürk koydu... Bakınız, bizim armağanımız olduğuna dair en ufak bi belirleme yok...
ÇALIŞKAN ÇOCUKLARIMIZ...
Sevgili Fazıl Say'ın "menajeri" Tut'lu can dostumuz Kadir Dursun güzel bi çözüm önerdi, o yıl en çalışkan üç öğrenci Antalya'da bir kolejde okuyacak... Geçen yıllar içinde Hukuk Fakültesi'ni bitirip avukatlık yapan kızımız bile var.
Filiz ablaları eğitimlerini, şimdi Antalya'da kolejde sürdüren Tut'lu öğrencileri ve başlarındaki yurt öğretmenlerini bağrına bastı... Mutluluğun ta kendisini yaşadık... Şimdi dört erkek, sekiz kızımız oldu.
O gün kızımız Elif Duygu Dursun'un telefonuyla çekilen ve gökyüzünden bilgisayarıma konan fotoğrafın altında ne mi yazıyor?
"Fikret babayı ziyaret"
Kaynak : Aydınlık Gazetesi