Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

Fikret Otyam İle Renkli Sohbetler Bölüm 1

10.01.2010

Gülçin Ertunç Röportajı

Öncelikle sevgili Fikret Otyam'a değerli vaktini ayırdığı için güzel anılarını paylaştığın için sonsuz teşekkürlerim sunarım. Ayrıca sevgili Alp abi, Pınar ve Gökçe'ye sevgiler... Ayrıca ilgi ve alakası olan tüm dostlarıma teşekkürü borç bilirim. İyi ki varsınız...

Ressam, Gazeteci, Fotoğrafçı, Yazar Fikret OTYAM…

Hayata gazetecilikle başlayan, gazeteciliğe ilk babasından istediği ‘baba ver bir çekeyim’ diyerek aldığı fotoğraf makinesiyle adım atan Fikret Otyam, ‘bak kırarsan ben de senin kafanı kırarım’ cevabına aldırmadı. İlk fotoğrafını İsmet Paşa ile babasının yemek yediği sırada çekti. Bu O’nun gerek fotoğraflara gerekse gazeteciliğe adım atmasının ilk safhası oldu. 

Ressamlığını, gazetecilikle pekiştiren Fikret Otyam,  gazeteciliğe 1950 yılında ‘Son Saat’ te başladı. Otyam, şu sıralarda turizmin başkenti Antalya’da yaşamını sürdürüyor ve her hafta Aydınlık Dergisi’nde yazılarına devam ediyor. 

İşte Fikret Otyam ile bir anıya yolculuk başlıyor. 

‘Herkese selam ederim’ diyerek sözlerine  başlayan Fikret Otyam’ın babası eczacı  mülazım-ı evvel asteğmendir. ‘Yemen bizim  topraklarımızmış o zaman. Babam da vatan  toprağına gider, Yemen’de kalır yıllarca’ diyen  Otyam, babasının İsmet Paşa’yı anlattığını ve bundan da büyük onur duyduğunu ifade etti. 

Fikret Otyam o yıllarda, babası Koca Vasıf’ın anlattığı “Yemen’e İsmet Paşa geldi, hastalandı, iğnelerini ben yaptım, ilaçlarını ben içirdim. Çadırda tedavi ettim” sözlerine bir türlü inanmak istememiş ve ‘Atatürk’ün silah arkadaşı babamı nerden tanıyor’  diye hep düşünmüştü. 

Ta ki, İsmet Paşa 1942 yılında Aksaray’dan geçene kadar… İsmet Paşa 1942 yılının ekim ayında Ankara’ya giderken, Aksaray’a uğruyor. Bu sırada Kaymakamlıkta büyük bir hazırlık yapılıyor, bu hazırlıklar aynı anda Fikret Otyam’ın babası Koca Vasıf’ın da evinde başlıyor. Evde su börekleri açılıyor, evin hizmetçisi olan Nuran Hanım ise son hazırlıklarını gözden geçiriyordu. Otyam ise bu hazırlıkların ne için yapıldığını bir türlü çözememişti. Ta ki, İsmet Paşayı karşısında görene dek. İsmet Paşa’yı karşısında gören Otyam’ın kulağında babasının geçmişte anlattığı “Yemen’e İsmet Paşa geldi, hastalandı, iğnelerini ben yaptım, ilaçlarını ben içirdim. Çadırda tedavi ettim” sözleri çınlamaya başlamış ancak yine de buna inanmakta güçlük çekmişti. Ancak İsmet Paşa ile Koca Vasıf sofraya oturmuş yemeğe başlamak üzeredirler. Ve Fikret Otyam, bu sırada sevdiği su böreklerinden aşırırken, bir taraftan da bu inanılması kendisince güç olan buluşmayı ölümsüzleştirmek istiyor ve babasının fotoğraf makinesine gözünü dikiyordu. 


KAYNAK : http://www.renklidergi.com/kultur-sanat/roportaj/Fikret-Otyam-Ile-Renkli-Sohbetler-Bolum-1-Gulcin-Ertunc-Roportaji