Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

SUSUN 'ULAN' SUSUN! SAVCI BEYLE YARGIÇ BEYLER UYUKLUYOR!

06.12.2013

Hani Başbakanımız Recep Tayyip var ya danışmanlarının Mısır İhvan'ıyla gizli görüşmeler yaptığı ve örgüte finansal destek sözü verdiği Mısır'ın gündemindeymiş! A be Recep ağa, bu doksan milyon dolar iyi para değil mi, ülke işlerine harcanır olsaydı nice hayırlara vesile olurdu diyesim var...

"...Gezi Direnişi sırasında eylemci Sarısülük'ü öldüren polis Ahmet Şahbaz'ın davasında yargı büyük duyarsızlık sergiledi. Karar önceden belirlenmiş gibi davayla ilgilenmeyen savcı uykuya teslim oldu. Öyle kendinden geçti ki bir ara kolunun aşağı düşmesi nedeniyle başı heyet kürsüsünün üzerine geldi. Duruşma sırasında yargıçların da zaman zaman savcıya eşlik ederek uyuduğu belirlendi." (*)

"Duyarsızlık" bununla kalmamış. Sanık polis, telekonferans yoluyla bağlandığı duruşmada heyetin karşısına yine peruk, takma bıyık, kaş ve gözlükle çıkmış! Bu duruma tepki vermeyen mahkeme heyeti, çapraz sorgu sırasında da sanığa tek soru sormamış, iyi mi? Şahbaz'ı kollayan uygulamalarına yönelik tepki artınca davadan çekilme kararı almış... Dosyayı bir üst mahkemeye göndermiş! Ne iyi etmiş di mi?

'UYKU HALLERİNE' EL KOYDUM!

Çok eski bir Adliye-Polis Muhabiri olarak "Uyku Halleri"ne azıcık el koymak istedim efendim. Zira Türk adaletine leke sürülmesine asla razı gelemem tamam mı?

SAVCI VE YARGIÇLAR NEDEN NEDEN UYKUYA DALDI/ KİMİLERİ DE DALAR GİBİ OLDULAR?

Sarısülük canı öldürmekle suçlanan polis memuru Şahbaz, duruşmaya gelmedi çağın en ileri teknolojisi telekonferans yoluyla da olsa duruşmaya geldi sanıldı... Ve duruşma savcısının yavaş yavaş, kolunun aşağı sarkması ve kafasının kürsüye vurması, bazı yargıçları da yer yer uykuya sevk etmiş!

Nedendi tüm bunlar? Neden olacak ulan, yüce Mahkemenin sayın üyelerinin sabah kahvelerinin içine, bir takım gizli eller "uyku veren toz" koyuvermişti! Ve Şahbaz yoktu nedense!

EĞER GELSEYDİ?

Evet, ola ki mahkeme, duruşmaya katılması yolunda karar alsaydı, polis nezaretinde getirilseydi ne mi olurdu?

BU SORUMA DİKKAT BUYRUN EY CAN OKURLARIM!

O, huzura getirilinceye kadar uykusunu çoktaaan almış bulunan sayın savcım, polis Şahbaz'a sertçe "Yanıma yaklaş" diyecek ve yaklaşınca saçını cart diye tutup çekecekti.

TUTUNCA N'OLACAKTI?

"Ulan" n'olacağı var mı? Kafasındaki saç tekmili birden sayın savcımın elinde kalacaktı, zira "peruk"tu!

Daha daha sakalına, bıyığına el atacak ve de o kara sakal da, bıyık da kaş da (göz hariç), sayın savcımın öbür elinde kalacaktı!.. Al sana Şahbaz'a yeni bir dava, mahkemeyi aldatmaya teşebbüs, sahtecilik falan!..

İŞTE YENİ TEKNOLOJİ TELEKONFERANSIN KATİL ZANLISI ADINA ZAFERİ!

Bütün bunları, yanımda staj gören geleceğin Adliye-Polis Muhabiri delikanlıya anlatıp durdum, bol bol "Ulan" diyerek...

Başbakanım sen çok yaşa, oh be!

BAŞBAKANIM DEDİM DE AKLIMA DÜŞTÜ

DİRENEMEME REKORU KIRDIĞI!

Şey canım şu cemaat ve dershaneler konusunda... Başbakanım, "Bunları kapatacağım! Sonuna kadar direneceğim! Geri adım atmayacağım" falan demişti!..

BÖYLE DİRENÇLİ BİR BAŞBAKANIMIZ VAR DİYE GURURLANIRKEN ŞU HABERE HELE Bİ BAKIN:

"DERSHANELERE 2 YIL DAHA"

"Başbakan Recep Tayyip'in potlarını düzeltmelerle görevli Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Bülent Arınç, dershanelere dönüşüm için 2 yıl süre tanınacağını söyledi."

Haberi aldığım Hürriyet Gazetesi tepeden iki sütun üzerinden siyah, 2 YIL DAHA ise kıpKIRMIZI!

Yani "DERSHANELERİN FENDİ, BAŞBAKANI YENDİ!" Vesselam!

AKP'DEN İHVAN'A 90 MİLYON DOLAR!

Hani Başbakanımız Recep Tayyip var ya danışmanlarının Mısır İhvan'ıyla gizli görüşmeler yaptığı ve örgüte finansal destek sözü verdiği Mısır'ın gündemindeymiş! A be Recep ağa, bu doksan milyon dolar iyi para değil mi, ülke işlerine harcanır olsaydı nice hayırlara vesile olurdu diyesim var...

ŞU ADAMI ARTIK YAZMAYAYIM DEDİM AMA!

Hapse atıldıktan bir süre sonra yazmaya başladımdı, Apo'ya önce ev hapsi, sonra dışarıya sıra getirilecek diye!

Şimdi şu haberlere bakın:

"Selahattin Demirtaş, BDP Gençlik Meclisi Kongresi'nde konuştu:

'ÖCALAN ÖZGÜR OLMADAN

ÇÖZÜM SÜRECİ YÜRÜMEZ' (*)

Şimdi de şuna bakalım:

'PKK ÖZERK YÖNETİM KARARI ALDI'

"PKK hükümetle yaptığı anlaşmayı beklemeden, özerk yönetimi fiilen kurma kararı aldı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da açılım süreci kapsamında 'Özerklik' modelini konuşmak istediklerini ifade etti." (*)

Bari BOP Eşbaşkanı Recep Tayyip'ten yardım isteseler Diyarbakır'ın yani AMED'in merkez olması babında!

***

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ SAYIN REKTÖRLÜĞÜ'NE:

TABLOMU İSTİYORUM EFENDİM!

Sayın Rektörüm,

Bundan on beş yıl falan önce, yaşam yerimiz Gazipaşa'dan resim malzemesi almak için Antalya'ya geldiğimde İktisat Fakültesi Dekanı Sayın Yavuz Tekelioğlu ile karşılaştım; isteği üzere Üniversite alanında imece usulü yapılan binayı gezdirdi. Antalya halkı bu yapı için ellerinden gelen yardımları yapmışlar/ yapıyorlarmış. İçim bi hoş oldu, 1979 yılından beri bu ilin bir ilçesinde yaşıyor, buranın havasını soluyor suyunu içiyorduk, bu yapıda bizim de neden bir tuzumuz olmasındı? Daha yaşama geçmemiş yapıyı gezerken, Dekanlık odası yapılacak yeri de gördüm, karşı duvarın tahmini en boy ölçüsünü aldım.

Sayın Rektörüm.

Resim malzemeleri almaya geldiğim Ahmet Yerebakan dostuma konuyu açtım, o duvarın tahmini ölçüsünü verdim, bu ölçüde oraya asılacak bir tuvali acaba burada kim hazırlardı? Tahmini ölçüleri bir daha yaşatmam üzerine dostum Ahmet "Gel benimle" dedi, dükkanını kapattı. Bir başka iş hanının alt katında bir depoyu açtı, duvara dayalı kocaman mukavva kutuyu çekti, içinden ne mi çıktı Sayın Rektörüm, istediğim ölçüde gerilmiş harika tuval, hem de iki tane... İki yıl önce bir müşteri için İstanbul'da yaptırmış ne ki gelip alan almamış.

Sayın Rektörüm,

Bir ay sürdü akrilik boyayla koca tuvale yaptığım resim... Bu çalışmam Akdeniz Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanlığı kapısı karşısına asılmak üzere artık Antalyalı sayılan Fikret Otyamların imeceye katkısıydı...

Sayın Dekan Tekelioğlu'na telefon edip resmi aldırmasını rica ettim, gönderilen araca kendi ellerimle yerleştirdim, getirilen battaniyelere sarıp... Öğrendiğime göre tablolarımın çerçevelerini yapan Toskana firması da o kocaman resmin çerçevesini bir armağan olarak para almadan yapmış.

DUVARA ASILMASI İÇİN ŞENLİK DE YAPILMIŞTI

Şenlik için çağrı da aldık ne ki evde yurt dışından gelmiş konuklarımız vardı. İki gün sonra Hürriyet Antalya Eki'nde bol fotoğraflı şenlik haberi bizleri mutlu etti.

SAYIN REKTÖRÜM BUNLARI NEDEN BU KADAR AYRINTILI YAZDIM?

ÇOK ÜZGÜNÜM O, ON BEŞ YILDIR YERİNDE DURAN TABLOM YENİ SN. DEKAN TARAFINDAN KALDIRTILIP BİR KORİDORA ASTIRILMIŞ! BU VEFASIZLIĞIN VE SANATÇIYA YAPILAN SAYGISIZLIĞIN YERDE KALMAMASI İÇİN DEKANLIĞA ARMAĞAN ETTIĞİM TABLOM YA ESKİ YERİNE ASILSIN YA DA TABLO SAHİBİ BANA İADE EDİLSİN.

EN İÇTEN SAYGILARIMLA.

Yanıt n'olacak bilemiyorum..

(*) Cumhuriyet

(*) Aydınlık

(*) Aydınlık

HAFTAYA:

* Açılalı on beş ay mı n'oldu, nihayet gittik! Neresi mi? Antalya Akvaryumu!.. On beş aydır bu su altı cennetini/ cehennemini gidip görmediğimiz için inanın utandım utandım!..

* Çamlıhemşin Atatürk İlkokulu 4 / A sınıf öğretmeni Sayın Emine Güner ve 18.11.2013 tarihli 19 mektubun sahipleri ışıl ışıl çocuklar.

"Sayın Fikret Otyam", "Sevgili Fikret Otyam Amca", "Sayın Fikret Bey", "Sevgili Fikret Otyam Dede" başlıklı mektuplarınızdan nasıl mutlu oldum, anlatamam... Önümüzdeki Cumartesi günü Aydınlık Gazetesi alır mısınız?

"Sevgili Fikret Abi, 27 Kasım 2013

Bugün iki şeye çok sevindim. Hem müthiş bir yağlı boya portreni gördüm hem de seninle telefonla konuştuk. Metin And evinin yanındaki DOST Kitabevini bilirsin. Onun alt katında bir çerçeveci resim satan dükkan var, sahibi Hüseyin Özbalı adlı iyi bir çocuktur. Gazetecilik mezunudur. Kadrosuz olarak D Haber Ajansı'na haber toplar, akşamları da dükkanına gelir. Bugün akşamüstü Hüseyin'e uğradım ANAAAA! Fikret abi dükkanda! Sordum 'Bu resim nedir?' diye anlattı. Bir sergiden gelmiş, Azeri bir doktorun oğluymuş. Bir sergine gelmiş 'Ben de portre yaparım' deyince sen de 'yap da görelim' demişsin... Fotoğrafını çekmiş yapmış... Bu olay 8-10 yıl önce olmuş. İstanbul'da yaşıyormuş. Resim tuval üzerine yağlıboya.

Hüseyin seni çok seviyor resmin getirilince el yapması en iyi çerçeveye de koymuş. Hikaye bu. Maşallah Filiz Yenge'nin sesi hâlâ çok genç. Lütfen saygılarımı sunduğumu bildir.

Cemil Ünlütürk"    

Kaynak : Aydınlık Gazetesi