Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

Ölümle Buluşma Böyle Oluyor ‘zaar’*

15.06.2012

19 Mayıs 2012 coşkusu nasıl unutulur?

Konyaaltı Caddesi’nden, yağmur mağmur dinlemeyen, ellerinde al bayraklar, elvan elvan şemsiyeler, Ata’ya seslenen nağmeler, yüzlerce akın akın...

Elimde minik fotoğraf makinemle, durmadan çektim yine hangi birini çekeyim derken Filiz de bu canın fotoğrafını çekivermiş, geçen haftaki yazımdaydı.

Ölümle buluşma böyle oluyor “zaar”.

19 Mayıs’ı yaşıyorum 19 Mayıs’tan beri...

Gözümün önünden gitmiyor/ silinmiyor yüreklere kıvanç veren o coşku...

Çalışma odamda geçen hafta gerdiğim tuvallere bakıyorum, ölçüt bakımından hiç uygunu yok! Uygunu 100x150 olmalı, uzun, olmalı da en büyüğüm 90x70!

Uygunsuzluk bu kadar olur!

Düzenlemeyi önümdeki tuvale bakarak yaptım! Olacak şey değildi... Azmettim. Bu uygunsuz ölçütü yeneceğim! Güzel bulutlarla gökyüzü, sonra karlı Toroslar, ormanlar uzayıp giden... Sonra az dalgalı deniz... Denizde bayraklı tekneler, denizi kaplayan...

ÖLÜMLE BULUŞMA BÖYLE OLUYOR ‘ZAAR’

Doksan santim ince yeşillik, sırasıra Palmiyeler...

Doksan santime, şemsiyeli, bayraklı kalabalık geçenleri seyreden, alkışlayan...

Ve onlar... Ve onlar yağmur mağur dinlemeyen, elleri bayraklı ve şemsiyeliler saymakla bitmez... Metrelerce al bayrak... Sonra kocaman kocaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü tutanlar... Dört tarafı seveni/ sayanı/ inanmışı ve vazgeçmeyeninin tuttuğu koca bez üzerinde Atatürkümüz. Önde arkada biraz aralık yine yağmur mağmur dinlemeyenlerin tuttuğu ay yıldızlı upuzun, upuzun bayrağımız...

ÖLÜMLE BULUŞMA BÖYLE OLUYOR ‘ZAAR’!

Cangözüyle, yaptığıma/ yaptıklarıma bakıyorum içim bihoş, baktıkça bakasım geliyor... Olmuş mu?

VE KAPIM...

Birden bire açıldı, eşim Filiz “Hemen asansöre koş yangın var” diye sesleniverdi! Her yanım boya içinde, odadan çıktım ki göz gözü görmüyor koca salon duman içinde! Sokak kapısını açtım ki... Dumana girdik... Asansörün ışığı cılız, kapısını açtık ki... Duman basmış, sıfıra basıverdik!

Ya elektrik kesilirse?

Düşünsen neye yarar? İniverdik!

Apartmanın koca girişi de duman içinde!.. Kapıcı bölümü yanıyor! Yani oraya döşeli tüm elektrik kabloları üstelik internetimiz...

İtfaiye dayandı kapıya, su bastıkça dahaduman ..

Ve asansörde elektrik yok.

Biz kapıdan çıkarken kesilmiş!

ÖLÜMLE BULUŞMA BÖYLE OLUYOR ‘ZAAR’!

Kolumu bilgisayar masasına dayamış sadece ay ve yıldızları kalmış resmime can gözüyle bakarken dirseğimle bilgisayarın ayağına vurduruldum!

Konyaaltı Caddesi 40 numara sekiz katlı Sıtkı Göksoy apartmanı sallanmaya durduruldu!

Göznurum resmime bakıyordum..

Penceremde on iki yıldır yemlediğim, o kadar nesil değiştiren dostum kumrular uçuverdiler!

Kaçsan nereye kaçacaktın yedinci kattan?

Kumru değilsin ki...

ALTI NOKTA BİR Mİ NEYMİŞ!

Yediden, gök tanrı koruya!

YANGINLAR... DEPREMLER OLADURSUN...

Koyu vişnemsi zeminli beyaz harfli bir haberi azmettim okudum bizim değil herkesin

Aydınlığında birinci sayfada...

GÖĞSÜM KABARDI DEMEK Kİ DEDİM..

İsrail hizaya girdi.

İsrail, Erdoğan gibi konuşuyormuş Suriye için! İsterse konuşmasın ayağa kalkar, elinde kağıtlar selis Amerikancasıyla bir “van münit” çekerse görürler günlerini, elbette konuşacaklar vesselam!

EY OKUL MÜDÜRLERİ! OKUL MÜDÜRLERİ!

Ayda yılda bir de olsa, tehdit edilmek kaderinizde yazılı da, ilk kez bir Milli Eğim Bakanı 4+4+4 konusunda sizleri ağzına layık bi güzel tehdit etti!

Tehditte en çok, Milli Eğitim Tarihine altın harflerle geçecek buyruk şöyle:

‘YA UYGULA YA GİT!’

Adam kararlı, evet 76 bin okul müdürüne e-konferans sistemiyle dört artı dört artı dört konusunda “Sizler benim ekibimizsiniz. Ya bu ekibe uyarsınız ya da gidersiniz” demiş!

Gidersiniz diye resmen ve alenen tehdit ettiği 76 bin okul müdürü bu, 76 bin okul müdürü, yani sevgili Bayburt kadar!

76 bin okul müdüründen sonra sıra öğretmenlere gelecekmiş!.. Ya uyarsınız ya da gidersiniz Eğitimde kargaşa çıkaracak!. En iyisi ara buluculuk yapayım:

‘MUHTEREM VEKİL BEY, ÖNDEN SİZ BUYRUN’

Bundan güzel çözümü olanlar, birleşiniz!

İLK KEZ UÇAĞA BİNDİM DE NAZIM USTA’YI BULAMADIM, KADERİM KELMİŞ!

İnönü Stadı’nın solundaki merdivenleri çıkarken kocaman Ekselsiyor Apartmanı vardır ve bitişiğinde dört katlı, Mabeyinci Emin Bey Apartmanı... Hem dörtte hem en alt kattaki boğaz ve adalara kadar geniş açı manzarada yaşıyorum pansiyoner olarak... Emin Bey’in yaşlı kızları anam gibi oldulardı ve oğulları kardeş... Büyük oğul Mahmut, çekip gitti Bursa’ya, Stadyum inşaatında çalışmaya! Ve bir telefon eve, Nazım Usta şu şu günlerde dışarı çıkıyormuş mal almaya ve bir ayak üstü meyhanesine de uğruyormuş, iyi mi?

THY BURSA 13 TÜRK LİRASI...

1947 Yunus Nadi Öykü Yarışması’nda çıkan “Saman Yüklü Kağnı” öyküm için on lira ödediler, üç lira ekleyip ilk kez uçağa bindim, korku ve heyecan içinde, gün tamamdı Nazım Hikmet canı görecektim. Öndeki bayan yolcu, kocasına dert yanıyor “bey, bugün çok sallanıyor, hayırlısıyla bir iniversek...” Stadyum yapımını havadan bi güzel gördüm falan derken, dua tutmuş olmalı ki hayırlısıyla iniverdik!..

Özet, o gece Nazım Usta meyhaneye gelmedi, biz onsuz çektik şarapları, geceyi inşaatta geçirdim ve İstanbul’a aç bil aç döndüm!..

TEK HAVA YOLU THY

Bu uçuşlarım ve uçuş maceralarım taa yurt dışında da sürenler, inanın geniş çaplı bir kitap olur. Severim Türk Hava Yolları’nı... Nice pilotcanlarla yarenlik ede ede uçmak ne keremdir bilir misiniz?

O artık ünlüdür ve başında, Hac dönüşü uçaktan terlikle inen dini bütün mü bütün bir genel müdürü vardır, vardır da hak arayışı grevler sürdü ve sonuçta hak arayan 305 emekçi anında işten atıldı...

Görüşmelerde atılan emekçilerin işe alınmaları önerisi de anında reddedildi!..

EY GÜZEL GÜÇ BİRLİĞİ

Sendikal Güç Birliği Platformu, işten atılan Hava-İş üyesi THY emekçilerine destek amaçlı birçok yerde eşzamanlı eylemler yaptı, yapıyor. 1947 yılından beri müşterisi/ seveni olduğum THY’yi kınıyor, Başkana da Cenab-ı Allah’tan ‘afiyet’, ‘sağlık‘, ‘esenlik’ diliyorum ve diliyorum yılların 305 emekçisinin ahı tutmaz!

HAYIRLARA VESİLE OLUR İNŞALLAH-1

TBMM’de büyük bir değişim. Aşağı yukarı yirmi yıl kullandığım ve zararını görmediğim TBMM tuvaletlerinin kapısında BAY yazardı, ötekisinde de BAYAN...

TBMM’de de değişim rüzgarlarına uymuş TBMM’nin ne kadar tuvaleti varsa oradaki BAY’lar ERKEK, BAYAN’lar da KADIN olmuş...

Çok gerekli bir çalışma ve sonuç...

Hayırlara vesile olur inşallah!

HAYIRLARA VESİLE OLUR İNŞALLAH- 2

Hayırdır inşallah, ne oldu da kimileri Cumhuriyet düşmanı, ABD yerleşimli adama saygılar sunmak için neredeyse sıraya girdi!

Adam, Türkçe Olimpiyatlar düzenledi, resim meraklısı CHP Genel Başkanı sevgili Klıçdaroğlu öğrencileri Genel Merkez’de kabul etti ve bu düzenlemeyi yapanı kutladı/ kutsadı!.

Aaa bir de bakıldı ki CHP eski Genel Başkanı sevgili hemşehrim Deniz Baykal da bu adamı kutladı/kutsadı!

Atatürk’ün partisi CHP de kimi milletvekilleri bu kutlama/ kutsamaya hoş bakmıyormuş... İşte hoş bakmayanlar ve Pensilvanya’ya uzak bakanlar Atatürk safında olanlardır dense ağır mı kaçar?

Hayırlara vesile olur inşallah!

YAZI, HAVADAN İSTANBUL’A UÇMADAN ÖNCE:

Bu haberden acıyla söz ediyorum! Şu sekiz sütun manşete bakınız, yazıklar olsun diyerek:

‘GENÇLİĞE HİTABE’Yİ OKUDU YURTTAN ATILDI’

“Gazi Üniversitesi öğrencisi Sinem Gülcan, Cemil Çiçek’in katıldığı törende Gençliğe Hitabe’yi okuduğu için hem yurttan atıldı hem de bursuna son verildi”

Bu kadar ayıp, bu kadar zalimce, Gazi Ata’ya bu kadar saygısızca, bir kız öğrenciyi yurdundan/ geçiminden ederek tavır takınmak adı Gazi Üniversitesi olan kuruluşa hiç mi hiç yakışmadı, bunu yaşama geçirenlere yazıklar olsun, sabah ezanı mı okuyacaktı?

(*) Zaar: Her halde

Kaynak : Aydınlık Gazetesi