Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

Meğer bunamamışım!

10.08.2012

ORDU DARBE...

Yapmaya devam etmiyor mu ey canlar? Artık “aleniyata”* döküldü!

*(Aleniyat: Açıklık, gizli olmayan, kamuya mâl olmak, sır olmaktan çıkma)

İşte son örneği!

Evet, darbe sır değil artık!

Göktanrıdan “bir teselli” diledim, verdi:

Ordumuzu emirli darbelerle giderek parçalayanların kim oldukları zaman gelende, en ufak ayrıntılarla öğrenilecek!

Oğullar/ kızlar/ torunlar/ gelinler/ damatlar yetecek, artacak bile!

İşte asıl büyük dileğim:

ORTAM KARIŞIK... SINIRDA DAHA ÇOK HAVADAN SAVAŞ SÜRÜYOR!.. TANKLAR BİR BAŞKA SINIRDA TATBİKATTA!..

CEZAEVLERİNİ DOLDURAN TÜM ASKERLER DERHAL BIRAKILMALI HERKES ON BEŞ GÜNE KALMADAN, KAYITSIZ ŞARTSIZ GÖREVLERİNE DÖNMELİ.

TBMM BAŞKANI BAKIN NE SÖYLÜYOR:

“... BİZİM YURDUMUZ KAN VE ATEŞ ÇEMBERİ İÇERİSİNDEDİR!

“İftar yemeği” aldı yürüdü ya, buna TBMM Başkanı Cemil Çiçek de neden uymasın, o da şehit yakınları ve gazileri ağırladı Meclis Lokantası’nda. Ve yaptığı konuşmadan bir cümle daha:

“....ESKİDEN CEPHELERDE YEDİ DÜVELLE SAVAŞIYORDUK. BUGÜN DE TÜRKİYE’NİN YAPTIĞI SAVAŞ BÖYLE BİR SAVAŞTIR...”

Yedi düvelle savaşırken, Ordu Komutanları dahil yüzlerce Karacı / Havacı/ Denizci/ değerli subayını, fuhuş/ casusluk gibi en adi suçlamalarla mahpushanelere tıkan kafa nasıl kafadır bay Başkan, sanmam ama bari sen söyler misin?

Saat, 15.00

Bir acı haber:

Hakkari/ Çukurca yolu üzerinde Geçimli Jandarma Karakolu’na üç ayrı koldan saldırıda bulunan PKK’lıyla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 6 asker ve iki korucu şehit oldu, 22 yaralı. Verilen bilgiye göre 14 PKK’lı da öldürüldü...

Peki Hakkari / Şemdinli’de günlerdir süren çatışma “işgal” anlamına mı geliyor, PKK çıkmam havasında da, kime sorsak ki?

BAŞBAKAN!

Şehit/ yaralı/ tedirginlik, sanki bunlar önemli değil, önemli olan Başbakan’ın “Düşman ülkeye haddi bildirilir” sözleri!

Düşman PKK ise, “n’olur” muhterem Başvekil Recep Tayyip bey, hadlerini bildiriver vesselam!

BUNLAR DEĞİLSE?

Fransa mı? Almanya mı? Endonezya mı? Pakistan mı?

Düşman ülkeye haddi bildirilir ve bildirilmeli Başbakan, bu demeçle memeçle yenecek nane değil, şu Amerika var ya şu Amerika, ülkemizin kanına ekmek doğruyor bi yandan da Karadeniz’in altında eyaleti sanıyor, nedir bu uyanıklardan çektiğimiz sayın Recep Tayyip bey?

Şu Amerika var ya şu Amerika dünyanın baş belası ama en başta bizim, şu mübarek günde Allahıma/ dinime/ imanıma/ kitabıma yemin kasem ederim ki şu Amerika var ya şu Amerika etmediğini komuyor, en çok da senin başını belaya koyuyor, sen de dolaylı olarak ülkenin!

Şu mübarek günde huzurunuzu bozduysam affınızı istirham ederim şu Amerika var ya şu Amerika, görüyorsunuz şu mübarek günde bile keyfinizi n’aptı bilmem anlatabildim mi?

7 Ağustos 2012.

N’olmuş 7 Ağustos’ta?

N’olacak “şu Amerika var ya şu Amerika var ya” demekten usanıp başka konuya/ konulara geçecektim; kendi kendime “ah geçersin” dedim! Şu Amerika var ya şu Amerika WOLFOWİTZ’İN EMRİYLE KIVRIKOĞLUNA SUİKAST PLANI manşetimizi okuyunca n’ideyim haklı olduğum bikez daha ortaya çıkınca tekrarımı sürdürüyorum, şu Amerika var ya şu Amerika bir zamanlar onun Savunma Bakan Yardımcısı “it” diyecektim ama başka harfler de var Wolfowitz’in isteklerine israrla karşı koyan Genelkurmay Başkanımız Org. General Kıvrıkoğlu için “ortadan kaldırın”emri vermiş!

Şu Amerika var ya şu Amerika dedim ya ülkemizi Karadeniz’in altında bir eyaleti tanıyor/sanıyor! (Takvim Gazetesi’ne teşekkürler)

SN.ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ,

NAZİK HİTAPLI MEKTUBUNUZU ALDIM

Bu satırların yazarı Aydınlık gazetesinin hem yazarı hem okurudur.

Mahpushaneci sayın Paşam, “Tutuklama istisnai olmalıdır düşüncesi kağıt üzerinde kaldı. TUTUKLAMALAR CEZAYA DÖNÜŞMEYE BAŞLADI” diyorsunuz haklısınız...

“Tutuklama istisnai olmalıdır”ı aylardır arar dururdum meğer kağıt üzerindeymiş, “sağ olun”u size yakıştıramıyorum ol nedenle sol olun Paşam diyorum...

“Aydınlık Gazetesi’nin çok değerli okuyucularına mektup” başlıklı tarihi mektubunuzdan, bir asker evladı olarak da bir bölüm daha alacağım:

“VİCDANLARINIZ RAHAT MI?”

“AZİM MİLLETİM,

...Senin evlatlarından oluşan Türk Ordusu’nun bir terör örgütü olduğu ileri sürülmektedir.

Bizler ise, devletin ülkesi ve milletin bölünmez bütünlüğünü hedef alan terörist faaliyetlere karşı hayatımızı tehlikeye atmaktan çekinmeyerek mücadele eden kişileriz.

Ortada çok vahim, kabul edilemez bir durum bulunmaktadır.”

Şu Amerika var ya şu Amerika, adında “it” olan şu Wolfowitz, Wolfowitzler var ya, şu Amerikalılar inanılsın ki tüm Türk Ordusu’nu Genelkurmay Başkanı dahil Karacı Havacı / hele hele Denizci milletini, en adi/ en onur kırıcı/ inanılmaz ağır suçlarla mahpushaneci yaptı/ yapmada... Şu Amerika var ya şu Amerika!

“BAŞBUĞ’DAN ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR”

“Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, kendisi için TV programında ‘Tutuksuz yargılanması gerek. İddianameyle ileri sürülen suçlamalar çok çirkin ve insafsız’ diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’a, dün avukatı aracılığıyla teşekkür etti. Başbuğ ‘Savcılığın ve mahkemenin ne yapacaklarını merakla beklemekteyim’ dedi.”

(Teşekkürler Hürriyet)

Sayın Paşam,

Antalya, Toroslar Beydağları Geyikbayırı Köyü’nden 1926 doğumlu, Vasıf oğlu Naciye’den olma Yedek Teğmen Fikret Otyam, emirlerinize hazırım Komutanım...

Ayrıca oradaki komutanlara saygı ve sevgilerimi arzederim.

365 ARTI 365 ARTI 365 NE EDER SEVGİLİ DENİZ YILDIRIM?

BU DA DOĞU CANIN, 365 ARTI 365 ARTI 365 ARTI 365 ARTI 365 UZAYIP GİDİYOR,YA ÖTEKİ AYDINLIKÇILAR,YA ÖTEKİ ULUSALCILAR BEDRİ GÜLTEKİN, TURHAN ÖZLÜ, ERKAN ÖNSEL, HİKMET ÇİÇEK, MEHMET PERİNÇEK...

Piyasada artı bırakmadı artık şu nedensiz ARTI’lar! İLLALLAH YA RESULİ, İLLAHLAH!

***

GECENİN Bİ YARISI

Gökyüzüne bakıyorum, pırıl pırıl gecenin bi yarısı, yıldızı/ yıldızları gözlüyorum işte işte pırıl pırıl bir yıldız adı Nevin Çokay... Nereden mi biliyorum, nereden bileceğim ya hu hocaların hocası binlerce sevgi ve saygıyla andığım hocam Çallı İbrahim’in atölyesinden ressam/ şair/ yazar/ türkücü/ arkadaş/ dost Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun atöyesine uçtuğumda o da oradaydı... Ayrıca besteci/ Orkestra şefi Nedim Otyam’ın korosunda beraberdik, ağabeyim Nedim sesini/ terbiyesini hele hele sanki bir teyp, kulağını çok severdi.

HEY MEHMET PESEN HEY!

Bedri Hocanın atölyesinde kocaman yaşlılardan İstanbul Kadıköylü Mehmet ağabey değil, Mehmet de değil sadece Pesen demek, bu duygulu, kendi gibi incecik fırçalarla öpülesi resimler üreten yurt içinde ve yurt dışında başarılı sergiler açan yurt dışında da büyük ödüller alan Pesen’le hiç kopmadık. Hele hele Feneryolu’na taşınalı yaşasın Kadıköy vapuru.

PTT, yani posta, yani telefon, yani “telegraf” bizi hiç ama hiç ayırmadı.

Son zamanlarda kulağı ağır işitir oldu, söyleşiler doktor... Söyleşiler ilaç... Söyleşi hastane üzerine. Artık aracımız vefakâr eşi Nezahat’ti, verdiği haberler mi? Ne siz sorun ne bu can yanıt versin!

Bu güzel can, değerli bir sanatçı ressam Mehmet Pesen artık hastanedeydi, sabahın erinde hastaneye koşan gece yarısı falan bilmeyen sevgili eşini sabahın erinde yakaladığımda Pesen’in hep uyuduğunu söyledi, ver telefonu mu? Bu “mazide” kalmıştı çoktan!

Pesen uyudu... Pesen uyudu... Pesen uyudu Pesen bigün hiç ama hiç uyanmadı!

GECENİN Bİ YARISI...

Pırıl pırıl gökyüzü, gökyüzüne bakıyorum can gözümle işte sevgili Nevin artık gökyüzülü 20 Temmuz 2012’den beri.

Ya Pesen? Onun da gökyüzü künyesi 5 Ağustos 2012. Artık 1923 künyeli demek boş...

EY TURAN EROL, EY TURAN EROL SESİMİ DUYUYOR MUSUN?

Can hocamız Eyüboğlu’nun istemiyle kurulan 10’lar GRUBU’ndan kaç kişi kaldık biliyor musun? Bildiğim kadarıyla sen, bu satırları yazan, bi de “Pehlivan Osman Oral!”

Ah, ah ben de varım... Ben de varım diyen çıkar’mola? Nara atmaya hasretim, hasret!

Kaynak : Aydınlık Gazetesi