Fikret Otyam'ın Köşe Yazıları

ÇAMLICA TEPESİ’NE, ATATÜRK HEYKELİ, ULUSUMUZUN ONA BİR VEFA BORCU OLACAKTIR DEĞİL Mİ?..

08.06.2012

1943/ 1953 eski adıyla İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde ilkin iki yıl hocaların hocası rahmet ve saygıyla andığım Çallı İbrahim’in, daha sonra yine saygı ve rahmetle andığım sevgili Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun öğrencisi olarak Yüksek Resim Bölümü’nü bitirmiştim.

Çallı hocanın çağırmasıyla adım “küçük”tü. Neden mi, neden olacak bir yıl misafir öğrencilikten sonra sınavı kazanmış ismi gerekmez bir hocanın atölyesine düşmüştüm ve o hoca bir ay çalışmama bakmamıştı! “Hocam benim resmime de bakar mısınız” dediydim, hay demez komaz olaydım! Çoğunluk güzel kız öğrencilerle meşgul olan hoca köpürdü “bana işimi mi öğretiyorsunla” karışık haykırışları yetmezmiş gibi önlüğüme asılıp kapıya doğru çektiydi, tüm öğrencilerin hayretli bakışları altında atölyeden çıktık yaka paça!

Hangi padişahsa merdivenleri neredeyse iki santim kırmızı halıyla döşetmiş! Neden mi, sanırım buranın bir gün mektep olacağı ve bu mektepte bir muallimle bir talebenin ikinci kattan taa en alt kata paldır küldür yuvarlanacakları malum olmuş ol nedenle merdiven halıları kalındı...

O TALEBE!

O talebe bendeniz idim ve bendenizden, çok kısa olan muallimle yerlerde boğuşurken pırıl pırıl ayakkabılarla karşılaştım ve hoca “ya bu ya ben” diye haykırıp duruyordu ağzından köpükler fışkırıyordu!. O ayakkabılar içinde, müdürümüz Fevzi Çakmak’ın damadı sevgili Burhan Toprak hoca vardı. Sonuç mu, “bir hafta tard-ı muvakkat” yani bir hafta geçici uzaklaştırma!.. O hocayla yıllar sonra aramız mı ne oldu? N’olacak artık Ankaralıydı, sergi açılışlarında karşılaşınca kendisine “hocam” diye sarılıp öpen, iltifat üstüne iltifat yağdıran bu ressam/ gazetecinin, merdivenlerden yuvarlanıp tepişen kişi olduğunu asla bilmiyordu...

Neyse, acemileri okutan hocalar, hocasını döven bir öğrenciyi istemediği için ortada kalmıştım! Okulun bahçesi ağaç cennetiydi dizlerimde karton çantam, durmadan desen çiziyordum ki hocaların hocası Çallı, “O hergeleyi bana gönderin” demiş ve böylelikle atölyesine gittim ve zınk diye durdum kapıda ve hayretli bakışlarım önünde anadan üryan bir hatun da bana bakıyordu ve orası ablalar, ağabeyler doluydu. “Küçük gir içeri, gir” dedilerdi..

Atölyede en temiz önlüklüydüm ve atölyede döner havlular iki üç gün içinde kirlendiğinden naşi Çallı hoca ellerini yıkar, “küçük” diye seslenince lavaboya koşar önlüğümü uzadığı kadar uzatır beklerdim, hoca ellerini önlüğümde kurulardı...

ÇALLI HOCAMIN YANITI!

Daha önce de yazdım bunları, bilmeyenler de bilsin diye yeniden! Bunlardan bir gün hocanın ellerini yıkamasını bekliyordum ki! Baktım ağzında hiç diş yok! Hayretler içinde “Hocam, ağzınızda hiç diş yok nasıl yemek yiyorsunuz” der demez Çallı hoca gülerek yanıtlamıştı:

“Evlat, rakıya diş istemez”

Yıllar sonra Çallı’nın çok doğru dediğini yaşamaya başlamıştım!..

ÇAMLICALI ŞAİR..

Bu şair Metin Eloğlu’dur. Gırtlak kanseri olmuştu. Gazipaşa’dan İstanbul’a her gidişimizde önce ona koşardık. Gırtlaktan aletle besleniyordu ve “Filiz” demiş “Canım ne istiyor biliyor musun? Kızarmış ekmek, azıcık beyaz peynir ve bir kadeh rakı..“

Ankara’da hastanede yerini ayırttık ona bakacak Prof. Doktor Hüsnü Göksel can dostla sabah İstanbul treninden aldık, Hüsnü can bavulu da kaptı, Metin emin ellerdeydi, bir hafta sonra hastaneden “tüymüş”!

O , Çamlıca’nın has evladıydı, orada doğdu ve orada ölmek istemiş ki hastaneden “tüymüş” ve Çamlıca’da ölmeye yatmıştı. Artık şiirleriyle/ anılarla yaşıyor...

İSTANBUL’UN TEPEDEN BAKAN ÇAMLICA TEPESİ

Kimi hafta sonları Metin’le giderdik.

Çamlıca’ya ve Metin dizeleriyle daha bir sevdirirdi tepesini ve Boğaz ve Marmara denizine tepeden bakmaya doyum olur muydu?

ÇAMLICA TEPESİ’NE EN BÜYÜK CAMİ İMİŞ!

İmam Hatipli Başbakan Recep Tayyip cami yaptıran padişahlar edasıyla Çamlıca Tepesi’ne en büyük cami yaptırılması için çalışmalar başlatmış iyi mi? Müminler camiye teleferikle mi ne çıkacaklarmış...

MADEM Kİ BURAYA BİRŞEY YAPILACAK YEDİDÜVELİN HAYRAN OLACAĞI SIRTINDA PELERİN, ELİNDE MELON ŞAPKA SELAMA DURMUŞ, BAŞBAKANIN BİLE BEĞENECEĞİ HER YERDEN GÖRÜLECEK ATATÜRK HEYKELİ DAHA YAKIŞMAZ MI?

İstanbul “yedi tepe” üzerine kuruludur, Çamlıca Tepesi’ni aziz Atatürk’e ayırınca altı tepeden birisi de camiye ayrılamaz mı?

Onun, inanmış yandaşlarıyla kurup bizlere emanet ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti, bu canın üç yaş büyüğüdür. Bu can hep sevdalısı olmuştur, Atama söz vererek ve verdiğim sözleri hep ama hep yerine getirerek seksen yediye yaklaşmıştır.

Cami denilince düşümü yaşadım tepelerden birisine her yerden görülecek ve bir Türk sanatçısının yapacağı heykel TBMM’den çıkarken çekilmiş pelerinli/ fraklı ve elinde melon şapkasıyla cihanı selamlayan.

‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’NİN DAĞLARA YAZILMASI!

Adamın birisi, Ne Mutlu Türküm Diyene’nin dağlara yazılmasını eleştirip verip veriştiriyor! Yattığım yerden göremiyorum, herif, Apocu’nun tekidir dedim, sağ kolumu kollayıp karşıdaki ekrana baktım, dünyada Türkiye’yi temsil eden bakan, adı Egemen soyadı Bağış!

Çamlıca Tepesi’ne elbette cami yapılır!

HAREMLİK-SELAMLIK EĞİTİME DOĞRU!

Çamlıca Tepesi’ne elbette cami yapılır!

BİR İÇKİ YASAĞI DAHA!

İçki yasağını genişleten iller kervanına Kütahya da katıldı.

Çamlıca Tepesi’ne elbette cami yapılır!

“FETHULLAH GÜLEN MUHTEŞEM İNSAN”

Türkiye Cumhuriyeti’nin baş yıkıcılarından ABD kaçkını için bunları kim mi söylemiş?

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç! Bir de şükranlarını arz etmiş, Allah kabul buyura!

OPERA VE TİYATROYA MESCİT ZORUNLULUĞU/ ‘SANKİ ŞERİAT GELDİ’ (Cumhuriyet)

Çamlıca Tepesi’ne elbette cami yapılır!

AKP İLÇE BAŞKANI FACEBOOK SAYFASINA YAZDI: “ÖRTÜSÜZ KADIN SATILIKTIR”

Kastamonu/ Bozkurt İlçe Başkanı Naim Köse.

EY ATATÜRK CUMHURİYETİ’NİN ÖRTÜSÜZ KADINI, BU KORKUNÇ BÜHTANA SESSİZ Mİ KALACAKSINIZ?

Çamlıca Tepesi’ne elbette cami yapılır!

Ve Diyanet İşleri Başkanımız da “Kürtaj haram ve cinayettir” buyurdular!

Demek ki Başbakan, “Uludere” deyinceye kadar “haram ve cinayet” değilmiş!

Elbette Çamlıca Tepesi’ne cami yapılır!

DIŞİŞLERİ BAKANINA DA BAKIN!

Konya’da konuşuyor, etli pideyi fazla kaçırmış ki, ABD’nin buyrukçusu, bakanı olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin içten dıştan yıkıcıcı Fethullah’a övgüler yağdırıp durdu!

1950’de gazeteciliğe başlamış ve nice Dışişleri Bakanı görmüş bir fani olarak bu zata nasıl “bakanım” derim?

Çamlıca Tepesi’ne elbette cami yapılır!

14 AYDINLIKÇI CAN 9 AY SONRA YARGIÇ ÖNÜNDE! GAZALARI MÜBAREK OLA...

İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyeleri Mehmet Bedri Gültekin/ Erkan Önsel/ Zafer Şen/ Ulusal Kanal eski Genel Yayın Yönetmeni Turhan Özlü/ İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek/ Aydınlık İmtiyaz Sahibi Mehmet Sabuncu/ İP Çorlu İlçe Başkanı Ertuğrul Orta/ Cumhuriyet Güçbirliği Bağımsız Milletvekili Adayı Bülent Baş/ İP üyesi Avukat Bahadır Berk/ Aydınlık Yazıişleri Müdürü Mehmet Bozkurt/ İstihbarat Şefi Caner Taşpınar/ Yurt Haberler Şefi Özlem Konur Usta/ Ekonomi Muhabiri Ruhsar Şenoğlu/ Ulusal Kanal Muhabiri İlyas Gümrükçü. Yanınıza varamıyorum, selamımı kabul edin.

Kaynak : Aydınlık Gazetesi